Okul, çocuğun yaşamındaki ilk toplumsal kurumdur. Okul kişiye yaşamında gerekli olacak değerleri ve bilgileri kazandırırken topluma uyum sağlaması için gerekli sosyalleşme becerilerini de kazandırmaktadır. Okul başarısızlığının her çocuk için ayrı bir nedeni vardır. Çocuğun tembelliğinin nedenini iyi analiz etmek gerekir. Çocuk veya genç belki öğretmenlerden ondan öç almak için çalışmıyordur. Yahut anne babanın kendisini azarlamasından aşağılanmasından aşırı eleştirmesinden bilinç dışı bir tepki ile ders çalışmayarak tepki vermekte böylece intikam almaktadır. Çocuğu okulda başarısız olan anne babalar özellikle kendilerini sorgulamalıdırlar. İyi bir model olup olmadıklarının farkına varan büyükler hatalarını hemen düzeltebileceklerdir. Okul başarısızlığının bir nedeni de gerçek dışı aşırı istekleri olan anne babadır. Çocuk büyüklerin beklentisine cevap veremeyince ümitsizliğe kapılır. Başarıya şartlandırılmak yerine ”elinden gelenin en iyisini yapmaya “
Başarı; büyük-küçük, güzel-çirkin, genç-yaşlı, herkes tarafından elde edilmek istenen bir durumdur. Hiç kimse, hayatının hiçbir döneminde başarısız olmayı istemez. Her birey, hep başarmak ve her işinde başarılı olmak için bir gayret içerisinde bulunur. Ancak herkes, her zaman başarılı olamayabilir. Arzu etmemelerine rağmen, başarısızlık bazı bireylerin yakasını bırakmaz. Bununla birlikte, bazı bireylerin başarısız oldukları konularda başarılı olan insanlar da bulunabilmektedir. Bir insanın başarısını belirleyen en temel etkenlerden biri, onun başarısızlığı nasıl karşıladığıdır. Başarılı olmayı arzu eden herkes, başarısızlığı yenmek ve ilerlemeye devam edebilmek için stratejiler geliştirmelidir. Eğer geliştirmezse, başarısızlık mutlaka cesaretsizliğe ve cesaretsizlik de yenilgiye yol açar. Başarısızlık hayatın bir parçasıdır. Hatta gelişmemiz için ihtiyacımız var. Burada önemli olan, o başarısız durumdan başarılı olmak için ne öğrendiğinizdir. Ayağa kalkıp devam et
Dil, insanlar arasındaki iletişimin baş aktörüdür. Kişinin dili kullanma şekli kişinin eğitim seviyesi, yaşadığı çevre, ailesel yapı ve bir kısım kişisel özellikleri gibi pek çok konuda ipuçları verir. Dile hakim olmak ve doğru kullanmak, insanlarla sağlamış olduğumuz iletişimin daha güçlü olmasına ve sağlıklı ilişkiler kurmamıza sebep olur. Konuşurken argo sözcükler kullanmaktan kaçınmak gerekir. Özellikle iş hayatında güven duyulmasını engeller ve iş yerinin saygılığını yitirmesine neden olur. Konuşulan konuya göre ses tonunu ayarlamak ve vurgulamalara dikkat etmek gerekir. Yerinde kullanılacak bir sözümüz önemli bir soruna çözüm olabileceği gibi, tam tersi yerinde ve zamanında kullanılmayan, uygunsuz bir cümlemiz bizi çok zor durumlarda bırakabilir. Öyleyse yerinde ve zamanında söylenecek sözlerimizin etkili oluşu, aynı zamanda bizim gücümüzdür. İnsanın sözü onun gücüdür. Ne söylediğini bilen, sözünü tartarak, düşünerek, lafının nereye gittiğini iyi bilen insanl
Hızlı Okuma tekniği, okuma hızını 2-4 kat artırmayı ve okuduğunuzu daha iyi anlamayı sağlayan bir tekniktir. Kalıcı öğrenmeyi ve konsantrasyonu sağlamakta önemli katkısı olan hızlı okuma teknikleri ayrıca kişilere düzenli okuma alışkanlığı da kazandırır. Bilgiye ulaşmanın, en kısa yolu da anlayarak hızlı okumadır. Hızlı okuma tekniği öğrenme /düşünme / ezberleme odaklı okumalarda kullanılabilecek bir teknik değil. Yani mesela hızlı okuma tekniği öğrendikten sonra sınavlarınıza çalışırken okuma hızınızla beraber çalışma hızınızın da artacağını düşünmeyin, bu doğru değil. Çünkü bir sınava çalışırken, önemli olan metni hızlı okumak değil, onu aklınıza yerleştirmektir, bu açıdan dakikada 1000 kelime okuyabilmeniz birşey ifade etmez, metnin aklınızda kalabilmesi için özümsemeniz, üstünde düşünmeniz, geriye dönüşler yapmanız, tekrarlamanız vs. gerekir. Bu nedenle hızlı okuma tekniği ile hukuk sınavlarına çalışma hızınız artmaz. Bu tekniği öğrenmeden önce söylenmeyen bir
Pozitif düşünce ve söylemleri ise beyin nazlanarak almaktadır. Bunun sebebi genelde yetiştiriliş tarzımızdır. Daha küçükken annelerimiz babalarımız veya aile büyüklerimiz tarafından, öcüler hortlaklar gelir seni alır, seni iğneciye söylerim şeklinde ürküten negatif sözlerle yetiştirildik. Tabiki onları suçlamak olmaz. Onlar da kendi büyüklerinden, ailesinden ne gördülerse bizlere de bunu aktarmış oldular. En azından bundan böyle yeni nesiller olarak bizler yeni düşünceler üretmeli ve güne uyarlanmış yeni cümleler söyleyebilmeliyiz. Kendi çocuklarımızı ve hatta torunlarımızı da bu şekilde eğitebilmeli ve de yetiştirebilmeliyiz. Subliminal telkinler günümüzde uygulama kolaylığı, pratikliği, ucuzluğu ve kolay ulaşılabilirliği gibi nedenlerle gittikçe daha çok kişinin dinlediği bir sistem olma yolunda ilerlemektedir. Hiç dinlemeyenler merak edip en az bir kere denerken, daha önce dinleyenler ise artık bir çok konuda mp3 telkin dinlemektedirler. Subliminal telkin, herh
Bazı düşünce, fikir ya da duygular bilinçli bir çabayla hatırlanabilir. Bu tür düşünceler bilinçöncesi olarak adlandırılmıştır. Bir olayı bilinçli zihnimizden atmış unutmuş olabiliriz fakat o olaya ilişkin bir kontakt uyaran onu tekrar bilincimize çağırabilir.
Bilinçaltı 'derin akıl ' olarakta tanımlanır. Önemli bir nokta; bu derin aklın hayalle gerçeği ayırt edemiyor olmasıdır, rüyalarımızı birer gerçek gibi yaşamamız bunun en bariz göstergesidir. Eğer korku dolu bir rüya görüyorsak beyin adrenalin; keyifli, mutlu bir rüyada seratonin salgılar.
Bilinçaltı bizim otomatik, düşünmeden ve istemsizce yaptığımız duygu, algı ve davranışlarımızın kontrol edildiği zihin bölümüdür. Bilinçaltı, insan yapısında buzdağının görünmeyen kısmına benzer. Kişinin davranışları üzerinde oldukça etkili olan zihinde yer etmiş gizli bir sistemdir. Bilinçaltı bilinçli bir halde yapılan sorgulama gibi zihinsel faaliyetlerde bulunamaz. İnsana baskı
Çok sayıda başarısızlığa uğramasına rağmen yılmayan ve çaba göstermeye devam eden kişinin başarıya olan inancının pekiştiğinden söz edebiliriz. Vazgeçtiği yerde inancını da yitirmiş olur. Kişi olayların artık kendi kontrolünde olmadığına inanmaya başlar. Bir daha başarıyı denemeye cesaret etmeyecektir. Tarif olarak öğrenilmiş cesaret geçmişteki acı deneyimlerden çıkartılan negatif şartlanmaların bugünkü davranışları belirlemesidir. Daha önceki denemelerde karşılaşılan başarısız sonuçları kendini sinirlendirecek şekilde yanlış yorumlamaktadır. Bir insanın başarısını belirleyen en temel etkenlerden biri, onun başarısızlığı nasıl karşıladığıdır. Başarılı olmayı arzu eden herkes, başarısızlığı yenmek ve ilerlemeye devam edebilmek için stratejiler geliştirmelidir. Eğer geliştirmezse, başarısızlık mutlaka cesaretsizliğe ve cesaretsizlik de yenilgiye yol açar. Başarı isteği doyumsuz bir canavar gibidir eğer ona aşırı önem verirseniz sürekli onun için çalışmaya başlarsını