İrade, kişinin eylemlerini, arzu, niyet ve amaçlarına göre kontrol altında tutabilme ve belirleme gücüdür. İrademiz bizim için en önemli unsurlardan biridir. Ünlü bir yazara soruyorlar; “Hayatta muvaffak olmak için ne lazım? Sağlık mı, para mı, zekâ mı, yüksek bir ilgi mi?” “Hayır, hayatta muvaffak olmak için her bakımdan beslenmiş, büyütülmüş irade kuvveti lazım. Bu irade kuvvetine biz fizikteki tabiriyle enerji diyoruz. Sıhhati de, refahı da, kültürü de o oluşturuyor. Bir baba öldü. Uğraş, didin, ara, bul, atıl, bağır, durmak zamanı geçti çalışmak zamanıdır.”diyor. ‘İnsanı büyük veya küçük yapan kendi iradesidir.’ Schiller Siz başarılı, mutlu olmak istiyorsunuz ama iradeniz sizi destekliyor mu? Eğer beraber hareket etmiyorsanız bu çok zor olacaktır. Hayaliniz var, hay
Alt sistemler, öznel deneyimlerimiz üzerinde kontrol kazanmak için bize çok büyük fırsatlar sunar, çünkü bunları istediğimiz an değiştirebiliriz. Örnek olarak, olumsuz bir ruh halini, diyelim ki, can sıkıntısını ele alalım. Can sıkıntısını yaşamak nasıl mümkün olur? Dışsal neden ne olursa olsun, ruhsal durumun bir alt sistem yapısı vardır. Örneğin, insanlar sıkıldıklarını anlatırken genelde her şeyin düz veya gri olmasından bahseder. Tipik bir ses tonuyla konuşurlar.
Sıkılmış bir ruh halini değiştirmek için, onun tüm temsil sistemleri içindeki alt sistemini belirleyin. Ardından, kendinizi söz gelimi, meraklı bir ruh hali içinde düşünün. Çok merak ettiğiniz bir şeyi düşünün ve yine bu ruh halinin alt sistem yapısını belirleyin. Şimdi bir adım geri gidin ve her iki alt sistemler setine bir göz atın. Ne kadar farklılar? Canınızın sıkılması deneyimine geri dönün (hâlâ yapabiliyorsanız) ve ca
Sıkışık mı sıkışık bir trafikte iş randevunuza yetişmeye çalışıyorsunuz. Bir taraftan yeterince hazırlanmadığınız için bu buluşmanın nasıl geçeceğinin stresini yaşıyorsunuz. Diğer taraftan geç kalacağınız endişesini duyuyorsunuz. Tam o sırada radyoda bizim şarkımız dediğiniz bir şarkı çalmaya başlıyor. Birden gevşediğinizi hissediyorsunuz. Gözünüzün önünde sevdiğiniz kişi canlanıyor. Yüzünüzü bir tebessüm kaplıyor.
Yüzünüzde mutlu bir tebessüm, hülyalara dalmışken mavi-kırmızı ışıklı bir arabanın tam arkanızda olduğunu dikiz aynasından görüyorsunuz. Aniden içinizi sıkıntı kaplıyor çünkü ruhsatınızı evde unuttuğunuz aklınıza geliyor. Panikleyerek arabayı sağa çekmeye hazırlanırken, arkadaki polis arabasının sizden yol vermenizi istediğini fark ediyorsunuz.
Eliniz otomatikman sevgilinizin size şans getirsin diye verdiği arabanın aynasından sallanan Noel baba figürüne gidiyor. Rahatlıyorsunuz.
Çapalar iş başında,
Psikoloji deyince aklımıza gelen ve en çok merak ettiğimiz bir konu var ki o da: Bilinçaltı. Bilinçaltının özellikleri neler gelin beraber okuyalım. 1- Bütün anıları depolar. Hiçbir şeyi silmez. Ana rahminden ölene kadar… Geçici olan ve geçici olmayan her şeyi kaydeder. 0–7 yaş arasında kritik akıl faaliyette olmadığı için her şey doğrudan bilinçaltına kaydedilir, doğru-yanlış, güzel-çirkin, ahlaklı-ahlaksız ayrımı olmadan… Kayıt anında anlamsız olsa bile ilerleyen dönemlerde kaydedilene, yaşantılar sonucu bir anlam yüklenir ve bu anlama göre kişinin tepki vermesi sağlanır. 2- İlişkilendirmeler, genellemeler yapar. Benzer şeyler ve düşünceler arasında bağlantılar kurar ve hemen öğrenir. Bu özellik çoğu zaman kişiyi zor durumda bırakır. Örneğin belli bir köpek yüzünden gerçekleşen korku yaşantısını bütün köpeklere genelleyerek bir fobi yaratabilir. Bir başka örnek: bahar aylarında acı bir kayıp yaşayan kişinin bilinçaltı bu acı ile baharı birbirine ba
Meditasyon’un oldukça çok türleri mevcuttur:1-) Bunlardan biride kişinin kendi kendini telkin (autosuggestion) yapmasıdır ki bu oldukça etkili bir yöntemdir. Kişi bu metodu kendi üzerinde tatbik ederse zamanla etkisini görür. Fransız asıllı Dr. Kuhne bu metodukeşfetmiş ve hastalarını 3-5 x 20 defa Ben her gün daha keşfetmiş ve hastalarını 3-5 x 20 defa Ben her gün daha iyiyim (Es ceht mir immer besser und besser) veyahut ta „ Ben her durumda her şarta ve de her zaman daha iyiyim gibi değişik fakat hep olumlu ve de aynı sözlerle hastalarını tedavi etmiştir. Kendi kendine telkin veya orojenik telkin diye bileceğimiz bu metotla kişi beyni dahi istediği gibi programlayabilir. Tabi ki bu zaman ve konsantrasyona bağlı bir durumdur. Asrımızın en büyük psıko-terapistlerinden Dr. Joseph Murphy'de hastalarını bu şekildetedavi etmiştir. Kişinin bun
Subliminal, insanların bilinçaltına belli bir mesajı empoze etme olayıdır. Normal şartlarda bu mesajı direk alan kişinin reddetme veya kabul etme seçenekleri onun kararlarına bağlıdır. Ama bilinçaltı manipule edilmiş bir kişi görmüyor, duymuyor, hissedemiyor yani kişinin algı frekansına yakalanmıyor. Böyle birşeyi kabul etme yada reddetme şansımız tamamen bu mesajı yayınlayan kişilerin elindedir. Gizliden gizliye hedefteki kitlenin veya toplumu bilinçli şekilde oyuna getirmektir. Bunu kısada sürede yapmak zor olduğu kadar imkansızdır. Yıllarca izlenen çizgi film, çeşitli gençlik dizileri, sinema karelerindeki hileler, müziklerdeki gizli frekanslar yavaş ve uzun bir süre zarfında kişileri etkiler. Reklamcılık ve bazı şeylerin propagandasının yapılmasında bu tekniğin imzası vardır. Özellikle sinema sektöründe kullanılan bu mesajların birçok tekniği vardır. Söz konusu çalışmalar ile insan üzerinde insan iradesi dışında belli bir olgu veya kavramın pekişmesi, pekişme sonrasında
Subliminal (telkin), bireye hangi durumlarda nasıl davranması gerektiğini, neden ve niçinleriyle birlikte verir. Kişinin davranış normları yeniden oluşturulur. Bu çalışma kısa, masrafsız ve pratik olmasına rağmen bir o kadar da sabır ve irade gerektirir. Çünkü ortada çok zorlu bir rakip vardır. Bilinçaltı. Siz bilinç üstünüzde her şeyi tekrar inşa edebilirsiniz. Fakat asıl temel malesef hala yerinde durmaktadır. Mutlaka karşı koyacaktır. Bu durum pek de fark edilemeyen yeni bir iç savaşa neden olur. Telkin zihnimizde iki türdür. Birincisi pozitif, ikincisi ise negatiftir. Beyin malesef negatifleri daha çabuk alır ve işler. Pozitif düşünce ve söylemleri ise beyin nazlanarak alır. Böyle olmasının nedeni genellikle çocukluğumuzdan beri yetiştiriliş tarzımızdır. Bireyin duyu organlarıyla algılayamadığı, yalnızca bilinçaltının algılayıp şartsız koşulsuz kalıca hafızaya aktırdığı gizli mesajdır. Bu sayede birey, verilen telkinin içeriğine göre o konu hakkındaki düşünce