Mülakat yapmaya başladığım ilk zamanlarda genellikle kişi hakkında çok şey bilmeden evine giderdim. O zamanlar onun hakkında (ailesi veya yaşam biçimi hakkında) çok şey bilmemin gerekli olmadığını düşünürdüm, ve tanıtım gücümün istediğim kişinin okula gelmesine yeterli olacağına inanırdım. Bu bir delilik miydi? Elbette. Ama bu, insanlar m hep yaptığı bir hatadır. Bize işte yardım edebileceğini umduğumuz insanlara rastlarız, a-ma o insan hakkında bir şey bilmeyiz. İş mülakatlarına gideriz ve çalışmak istediğimiz firma hakkında yeterince bilgimiz yoktur. Bazı mesleklerde çalışmayı düşünürüz ama nasıl işletildikleri hakkında çok az şey biliriz. Kısaca bize küçük bir avantaj verebilecek gerekli araştırmayı yapmayız. Sadece insanlara bir şey satmaya veya bir şeye ikna etmeye çalışırken araştırma yapmamıza gerek yoktur. Biz yaptığımız işte daha iyi olabilmek için zaten sürekli araştırma yapmalıyız. Bir şirkete motivasyon konuşması yaptığımda—ki bunu yılda yak
Hepimizin geliştirmesi gereken bir beceri "de etkili iletişimdir. Patronunuz, çalışanlarınız, iş arkadaşlarınız, dostlarınız, çocuklarınız, eşiniz—herkesle açık bir şekilde iletişim kurmanız, yaşadığınız ve çalıştığınız koşulları geliştirmenizin ve [başarınızın önemli bir parçasıdır. Birçok kimse iyi iletişimciliğin sonradan kazanılan bir özellik olmayıp doğuştan geldiğini, bazı insanların da doğal olarak iyi konuşmacı ve motive edici olduğunu düşünürler. Geri kalanların yedek kulübesinde oturmaya mahkum olduklarını sanırlar. Doğru değil. İletişim de bahsettiğimiz diğer şeyler gibi bir alışkanlıktır. Ve, bir alışkanlık olduğu için de öğrenilebilir ve ustalaşılabilir. Aslında öylesine önemli bir alışkanlıktır başarı yolunda kendi özel yerini almayı hak eder. Biraz da farklıdır. Edinmeye çalıştığınız diğer iyi alışkanlıklar gibi, kendinizi yönlendirmekleri ve kendi iç dikkatinizden ibaret değildir. Dikkate alınması gere
Kendimize olan güvenimiz kendimize biçtiğimiz değerdir. O aynaya baktığımız zaman gördüğümüz kişidir.
Bir antrenör olarak uzun yıllar önce, kendisiyle barışık kimselerden önemli şeyler bekleyebileceğinizi öğrendim. Kendilerini zorlayabilirler. Uzun vadeli hedefler koyabilirler. Herkesin gerçekleştirmek istediği hayalleri vardır. Kendine aşırı güveni olanlar risk üstlenenlerdir, ama daha önemlisi, onlar başarılı olanlardır.
Bunun tersi olarak, kendine güveni az olanlar genellikle dikkatlerini yoğunlaştıramayan ve çabucak hüsrana uğrayanlardır. Başarısızlığa meyillidirler, bu tür insanların belirgin özellikleri: disiplin eksikliği, organizasyon beceriksizliği, başladığını bitirememe, mutsuzluk duygusu, eleştiriye karşı duyarlılık, başkalarını kıskanma—gibi bir olumsuzluklar listesidir. İsterseniz bir antrenör, memur, veya iş arkadaşı olun, kendine güveni az olan insanlarla çalışmak zordur, çünkü duygus
Yazar, satış uzmanı ve olağanüstü konuşmacı Don Hutson'a göre dünya kazananlar ve sızlananlardan oluşur. "Oldukça başarılı olanın nadiren sızlandığını duyduğunu fark ettin mi?" diye sordu. Fakat sızlananlar odayı terk ettiğinde ve başlarının üstünde dolaşan kendi kişisel kara bulutlarını da beraberinde götürdüklerinde herkes gizlice buna sevinir. Sızlananlar özürler bulur; kazananlar ise sadece işi yapar. Kilo verme derslerinde katılımcılara sıklıkla zayıf olmanın örneğin çikolatanın lezzetinden daha iyi hissettirdiği anımsatılır. Bu elde edilen başarılar için de doğrudur. Zayıf bir performans için iyi bir özre sahip olmak mükemmel sonuçlar yaratmanın heyecanıyla kıyaslanamaz. DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]
Karizmaya sahip insanları düşündüğümüzde, olasılıkla iyi konuşan kişileri düşünürüz. Ve gerçekten de önceki bölümde sesli imajın, ses niteliğinin ve halka etkin hitabetin önemini vurguladık. Fakat bu resmin ancak yansıdır. Sizi birinin dikkatini ve güvenini kazanmak istediğinizde, dinlemek en az konuşmak kadar önemlidir. İyi bir dinleyici olmanız insanları size çeker; zayıf bir dinleyici olmanız ise sizden uzaklaşmalarına neden olur. Karizma sahibi birini bulun ve şüphesiz başarılı bir dinleyiciye rastlarsınız. Zayıf bir dinleyici olmak işçiler ve işverenler, satış uzmanları ve müşteriler, çocuklar ve ebeveynler ve eşler arasında kabul edilen bir sorundur. Etkin bir dinleme eksikliği aynı zamanda müşteri kaybına, siyasi kampanyaların kaybedilmesine ve davaların kaybedilmesine yol açar. Aslında, liderlik etkin bir dinleyici olamayan bir kişi için neredeyse imkânsızdır. Yanlış iletişim, hata ve tekrarlanması gereken işler, zayıf dinlemenin yaygın yan etkileridir
Gerçekte neredeyse tüm konuşmalarımız halka konuşmaktır -sadece dinleyici kitlesinin büyüklüğü değişir. (Dinleyici kitlesinin boyutu aslında fazla önemsenmeyebilir. Winston Churchill, yirminci yy'in en büyük hatiplerinden biridir, 10.000 kişinin kendisini dinlemeye gelmesinden etkilenmeyeceğini söyledi. "Bunun on katı asıldığımı görmek için gelecektir" diye ekledi.) Halka hitabet birçok biçimde yapılabilir: bir halk konferansında geniş bir dinleyici kitlesine konuşma yapmak, kurul üyeleriyle dolu bir konferans salonuna bir öneri sunmak ya da resmi bir ortamda örneğin satış sunumlarında olduğu gibi, diğer bir kişiye hitap etmek. Sunumunuz sıkıcı olduğu ya da profesyonel olmadığı takdirde, bu size zayıf bir alkış ya da satışı kaybetmeniz olarak dönebilir. Daha da kötüsü bu topluluktaki ününüzü düşürebilir. Beyaz Saraya giden yolda örneğin her iki partiden de vizyon, deneyim ve uzmanlık sahibi yetenekli insanlar, buna rağmen konuşurken geveledikleri, kekeledikler
Bir şirket konferans salonunda ter içinde sıranızın gelmesini bekliyorsunuz. Ve kuşkusuz, bu büyük danışmanlık işi için hassas biç4mde rekabet olanağınızı ölçüyorsunuz. Sonra, bir kişi ayağa kalkıp sunumunu vermeye hazırlanıyor -ve, ahh! İşte bir kader anı. Kendisi öyle büyük incelik ve özgüvenle hareket ediyor ki salon sessizleşiyor ve kendisi mikrofona yaklaşırken bütün bakışlar ona doğrırtönüyor. Dengeli ve güvenli görünerek, gülümsüyor ve sonra konuşmasına başlıyor. Anında, iyi olduğu açıkça belli oluyor -ve kendisiyle birlikte salondaki herkes de bunu biliyor. Kendi güçlü, ölçülü sesi, rahat ses tonu, belirgin telaffuzlu ve iyi -seçilmiş sözcükleri, hatta şık fakat mütevazı görünümü, kalabalığı cezbeder görünüyor. Vay! Bu kişi kimdir, diye düşünüyorsunuz? Ve bunun sadece ne söylediği ya da nasıl göründüğüne dayanmadığını anlıyorsunuz. Tüm varlığı söz konusudur. Parlak bir kıyafet giymiş olsaydı bile daha fazla çarpıcı olmazdı! Fakat konuşmasını dinledikçe