"Matematik", "hesaplama", "cebir", "kesirler", "iki den fazla haneli bölme", "çıkarma", "çarpma", "toplama" ve sayılar dünyası ile ilgili daha birçok benzeri sözcük, onları duyan insanların yarısından çoğuna korkudan küçük sancılar vermektedir. Neden? İyi ki bu alanda temel yeteneksizliğimiz olduğundan değil, matematikten "uzaklaşmaya eğitildiğimizdendir". Okulda matematiksel konular "akademik", "zor" ve "sadece gerçek beyinlere göre" şeklinde tanımlanmaktadır. İlk dönemlerde birçok çocuk çarpım tablolarını tekrar tekrar ezbere okumaktan çok çabuk sıkılıyorlar, başkaları ise ilk hesaplamalarının bazılarında başarısızlığa uğradıklarından, bu işte "iyi olmadıklarını" varsayıp başka konulara dikkatlerini yoğunlaştırıyorlar. Matematikle olan sorunlarımıza eklenen bir de sayıların özellikle erkeklerin sahası olduğu varsayımıdır. Bir çok okulda kızlar matematiği ilerletmekten aktif olarak caydırılıyorlardı. Gerçeklerden ziyade batıl inanç ve varsayıma dayalı olan bu karar,
Tarihte hemen hemen tüm büyük beyinlerin, dehalarının temelinde yaratıcı hayal güçlerini kullanmış olmaları rastlantı değildir. Einstein'ın kendi kendine keşfettiği hayal gücü oyunlarında farklı fikirleri ele alarak, ataş alıştırmasında özetlenen tarzda, yaratıcı bağlantılar kurduğunu biliyoruz. Bu da, birinci bölümde verilen Einstein örneğini bir kez daha teyit etmektedir. Akıllarının bu yönünü gel düşürmekte başkalarının kendisine katılmasını sürekli rica ediyordu. Fizikokimyacı olan Kekule, yaratıcı hayal gücünü kullanarak benzin halkasının yapısını buldu ve yarışı zandı. Laboratuarda geçirdiği günden sonra, eve gider, şöminenin önünde oturur, yarı uyanık, yarı uykulu, alevlerin ve kömürlerin şekillerinin ona ilham vermesine izin verirdi. Kekule şöyle anlatmıştır: Sandalyemi ateşe doğru çevirdim ve kestirdim. Yine atomlar gözümün önünde oynuyorlardı. Bu sefer küçük gruplar mütevazilikle arka planda kalıyorlardı. Bu tür görüntülerin tekrar
Bu anda yazı ilk okuyuşunuzu tamamlamış, gelecekte sürekli zihinsel gelişiminizi planlamaya hazırsınız. Aşağıdaki satırlarda yararlı bulabileceğiniz birkaç öneri vardır: 1. Bu yazıı birkaç gün bir kenara koyun, sonra onu tekrar alıp okuduğunuz kısımlara hafifçe göz gezdirin. Aklınıza birkaç gün istirahat verdiniz, bu da aldığı bilgiyi "hazmetmesine" olanak sağlayacaktır, ilk bölümleri ilk okuduğunuz zamana nazaran daha bütün bir bilgiyle okuyorsunuz. Dolayısıyla bu bölümleri anlamanız, algılamanız, takdir etmeniz ilk okuduğunuz seferkinden oldukça fazla olacaktır, kişisel ilerlemeniz için yaratacağınız fikirler daha fazla olacaktır. Örneğin, beynin sağ ve sol tarafları ile ilgili kısmı ikinci kez okurken, beyin şemaları, yaratıcı düşünme, özel bellek teknikleri, not tutma, matematiksel yetenekle ilgili "kancalar" beyinle ilgili bilgiyi birbirine bağlayacak, öncekinden çok daha ilginç ve konuyla ilgili gelecektir. Yazıyı göz gezdirirken yapabileceğiniz şeylerden biri,
İnsanoğlu çevreyle baş etmekte aklına dayanmaya ilk başladığı zamandan beri, mükemmel bir belleğe sahip olmak bireyleri güçlü ve saygın kılmıştır. ' Belirli insanların gerçekleştirdikleri şaşırtıcı anımsama başarıları o denli etkileyici olmuştur ki o insanlar efsaneleşmiştir. YUNANLILAR. Bellek ile ilgili bütünleşmiş fikirlerin ilk nerede ve ne zaman ortaya çıktığını söylemek zordur. Ancak ilk ustalıklı kavramların İsa'nın doğumundan altı yüzyıl evvel Yunanlılara atfedilebileceğini söylemek makul olur. Şimdi geçmişe bakınca, özellikle onları ileri sürenlerin dünyanın tanıdığı en
Beynin sağ ve sol olarak ikiye bölündüğü bir zamandır biliniyordu. Beynin sol yanı hasara uğrarsa bedenin sağ yanının felç olmaya eğilimli olduğu ve benzeri şekilde, beynin sağ yanı hasara uğrarsa bedenin sol yanının felç olmaya eğilimli olduğu biliniyordu. Bir başka deyişle, beyninizin bir yanı bedeninizin diğer yanını kontrol ediyor.
California Üniversitesi'nden Profesör Robert Ornstein'ın yeni araştırması beynin her bir yanı tarafından ele alınan faaliyetleri daha çok aydınlatmıştır.
Beynin iki yarısının biyolojik olarak benzeştiğinin ve ikiye bölünmüş bir beyin değil de, uyum içersinde çalışan iki beyin olarak düşünülmesinin daha gerçekçi olabileceği bilinciyle yola çıkan Profesör Ornstein, her bir beynimizin, değişik fiziksel faaliyetlere ilaveten değişik entelektüel faaliyetleri ele alıp almadığını bulmaya karar verdi.
Öğrencilerinin bazılarına beyin dalgaları
Beyniniz uyuyan bir dev gibidir. Son yıllarda psikoloji, eğitim, biyokimya, fizik ve matematikte yapılan araştırmalar beynin potansiyelinin genelde düşünüldüğünden çok daha büyük olduğunu göstermiştir. Beynimizin ortalama %1'ini kullandığımız şeklindeki yaygın kanı bile yanlış olabilir çünkü %1'den daha azını kullandığımız şimdi anlaşılıyor, bu da yeteneğimizin muazzam bir kısmı geliştirmeye halen uygun demektir. Bu yazının o şaşırtıcı, kullanılmayan potansiyeli geliştirmenize yardımcı olmak üzere tasarlanmıştır. beyin hakkında son buluşların bazılarını özetlemektedir, en heyecan verici olan, beynin sağ ve sol yanlarının değişik zihinsel fonksiyonları içeren "beyin sahası" ile ilgili haberler de buna dahildir. Beynin yapısıyla ilgili bu buluşlar ve diğer gerçekler, beynin yapabileceği bağlantı şekillerinin sayısı anlatılıyor. Kendi zihinsel performansınızı ilerletirken bu bilgiyi kullanmanıza yardımcı oluyor. Belleğinizin temel kapasitesini ve olayları, isimleri, yüz
Doğru ile yanlışı ayırt edebildiğimiz halde neden yanlış kararlar alıyoruz? Kararlar alsak bile, neden sonuna kadar arkasında durmuyoruz? "Yarın sabah saat yedi buçukta kalkacağım" dedi genç kız... Sonra ertesi günün programını yaptı... "Duş... Kahvaltı... Evden çıkış..." diye başlayarak.. Önemli bazı ihtiyaçlarını karşılamak üzere alışveriş merkezine gidecekti. Sonra öğle yemeğinde uzun zamandır görmediği bir arkadaşı ile buluşacaktı. Öğleden sonra bir iş randevusu vardı. Saati sabah 7.30'd a çalarken "Duş yapmasam da o-lur" diye düşündü... "Yarım saat daha kestireyim..." Bir yarım saat daha için kahvaltıdan da vazgeçti... Alışveriş mi? O kadar da önemli değildi canım... Ertesi güne kalabilirdi. Öğleye kadar uyuşa ne kadar iyi olacaktı. O kadar sıcak ve çekiciydi ki, yatak... Öğle yemeğinde, arkadaşı ile buluşma mı? Bunca zamandır görüşmemeler de ne olmuştu yani? Birkaç gün sonra yese/er yemeği ne olurdu ki?. Bir telefon eder, yok canım, y