NLP ile iletişim kurmanın birçok yöntemi var. Bunlar, size biraz farklı, biraz garip gelebilir; ama 20 yılı aşkın bir süredir, sayısız ülkede denenmiş yöntemlerdir. Uyum ve ahenk sağlamanın en önemli kurallarından biri, karşınızdaki insanı, aslında aranızda o kadar büyük bir fark olmadığına inandırmaktır. Onların davranışlarını, duruşlarını kopyalayarak onlarla aynı frekansta olduğunuzu hissettirmeniz gerekir. Bunu yapmak için de karşınızdakinin vücut dilini çok iyi takip edip anlamaya çalışmalısınız. Örneğin, onlar ellerini kullanarak konuşuyorlarsa, siz de sizin konuşma vaktiniz geldiğinde aynı şekilde ellerinizi kullanarak iletişim kurmaya çalışabilirsiniz. Onlar, bilinçli olarak bu yöntemin farkında olmayabilirler; ama mutlaka, bilinçdışı bir rahatlama hissedeceklerdir. Neuro Linguistic Progamming (kişisel gelişim dili) konusunda Türkçe modelle hazırlanan ilk kitap olacak “NLP İçerik Sizi Düşünmek”, Beyaz Yayınları tarafından basılıyor. Kitabın içinde istediğimiz herşeyi ama
Bilinçaltı bilincin emrindedir. Bilinçaltı bilincin her dediğini yapar.Çocuk gibidir muhteşem bir kapasitesi vardır ama saftır,bilincin her söylediğine inanır.Mesela bir insan sarmısağın midesini bulandırdığına inanmış olsun.Bilinçaltı ona her yerde sarmısağı bulacaktır içinde sarmısak olduğunu kimsenin anlamadığı yemeklerde bile o sarmısağı hemen farkedecektir.Hatta sarmısak kokusunu bile alacak ve bilince haber verecektir. Bilinçaltı 24 saat faaliyettedir,bilinçaltı uyumaz,bilinçaltı gece bilinç uykudayken de çalışmaya devam eder,bilinçaltı vücudun bütün faaliyetlerini kontrol eder,düzenler. Bilinç neye inanırsa bilinçaltı ona odaklanır. Amerikalı ünlü bir basketçi hiç bir atışını ilk önce beyninde sayı olduğunu hayal etmeden yapmadığını söylüyor.Yine dünya çapında golf oyuncuları iyi bir golfçü olmak için ilk önce beyinde atışın yapıldığını canlandırabilmek gerektiğini söylüyorlar. Ya dışarı atarsam korkusu? Hepimiz mutlaka yaşamışızdır.Topla oynanan
Bilinçaltı bilincin duyamadıklarını duyar,göremediklerini görür.Biliçaltı telkinlerinde amaç bilinç eşiğini,engelini aşmak,eleştirel bilinci geçip direk bilinçaltına ulaşmaktır.Böylece önerme ya da telkin bilincin değerlendirmesinden kurtulacak,bilinçaltı tarafından direk kabul edilecektir. Bilinçaltı telkinlerinde bilinci aşmak üzere 4 teknik kullanılmıştır.Telkinler arka planda çalınan bir sesin üstüne kaydedilmiştir.Bilinç arka plan sesini duyabilir ama telkinlerin sesini duyamaz.Arka plan sesi binoral bir sestir.Binoral sesin ne olduğunu ileride daha detaylı açıklayacağız. 1.teknikte sadece bilinçaltının duyabileceği telkinler binoral sesin altına kaydedilmiştir. 2. teknikte aynı telkinler tersten okunmuştur.Bilinçaltı dünyanın en mükemmel bilgisayarlarından daha kuvvetli bir bilgisayardır.Tersten okunan kelimeleri anında anlar ama bilinç bunu anlayamaz bu teknikle bilinç 2. kez aşılmış olur. 3. teknikte aynı anda
Öğrenci genellikle henüz kişiliği oluşma aşamalarında bulunan, yaşı itibarı ile duygusal ancak duygularını kontrol edemeyen, kendi kendine düşünmeye başlamamış, aldığı etkilere ancak tepki verebilen bir insandır. Eleştiriye değil hemen her zaman için motivasyona ve olumlu desteğe gereksinim duyan bir insandır. Öğrenci koçluğu öğrencilerin kendilerini tanımaları ve kişisel stratejilerini belirleyebilmeleri için profesyonel destek sağlayan danışmanlık hizmetidir. Kötü öğrenci yoktur, sadece öğrenme yeteneğine güvenmeyen öğrenci vardır. Hepimiz içimizde büyük bir potansiyel ile doğarız. Bu potansiyeli fark ederek ortaya çıkarmak öğrenci koçluğu çalışmasının özünü oluşturur. Öğrenci Koçluğu, öğrencinin tüm yaşamı boyunca, maksimum performansa ulaşması için koç ile öğrenci arasında kurulan planlı bir gelişim sürecidir. Öğrenciler, eğitim hayatları boyunca pek çok dersle uğraşıp, verimli olmaya çalışmaktadırlar. Sorunlarının sebeplerini bilseler de çoğu zaman başarıya, hedefe giden
Hızlı okuma denildiğinde, bir dakikada okunan sözcük sayısının fazlalığı düşünülmektedir. Oysa ki bu izlenim yanlıştır. Hızlı okuma sanatı aynı zamanda etkili okuma sanatıdır. Hızlı okuma işleminde hız önemli bir etmendir. Okunan yazıyı bellekte koruma yeteneği yoksa ışık hızını aşan bir okuma bile yarar sağlamayacaktır. Herhalde herkes okuma hızının iyi belki de mükemmel olduğunu düşünüyordur. Ama olgular böyle bir iyimserliğe hak verdirmiyor. Bir yetişkin ortalama olarak 1 dakikada yaklaşık 150 ile 200 sözcük arasında okumaktadır. Bu benim üniversite öğrencilerinde tanık olduğum hızdır. Oysa ki pek çok okuyucu şimdi okuduğundan daha hızlı okuyabilir. Çünkü benim sınıflarımda semineri bitiren öğrencilerin hızı dakikada 900 ile 4500 sözcük arasında değişmektedir. Semineri bitiren öğrenciler diğerlerine oranla en az altı kat daha hızlı okuduğu anlamına gelmektedir. Sorun aslında bireyin okuma yeteneklerinin bir bütünü. Hız bu sorunun en önemli faka
Hızlı okuma kursları öncesinde bilinçaltına yerleşmiş ve insanı yavaş okumaya yönlendiren inançlardan kurtulmalıyız. Öncelikle hızlı okuma teknikleri konusunda her insanın yapması gereken öncelikle anlayarak hızlı okuyabileceğine inanmasıdır. Bir başka deyiş ile bunun mümkün olduğuna inanmadan anlayarak hızlı okuma eğitimi sonunda çok fazla başarılı olmak pek mümkün değildir. Hepimiz ilkokula başladığımız andan itibaren kelimeleri bölerek, aşama aşama okumaya alışmış insanlarız. Beynimiz her yazıyı kısımlara ayırarak okumaya alışkın olduğundan, okuma hızımızın da düşük olması normaldir. Hızlı okuma geliştirilebilir bir yetenektir ve bu yetenek çalışarak çok rahat bir şekilde geliştirilebilir. Anlayarak hızlı okuma; günlük yaşamınızda okumak için ayırdığınız süreden tasarruf ederek, kendinize daha fazla vakit ayırmanızı sağlar. Buna ek olarak hepimizin hayatında artık büyük önemi olan sınavlarda başarı yüzdenizi de hızlı okuma teknikleri sayesinde arttırmanız mümkündür. Hızl
Çoğu insan yaptıkları hamlelerde başarısız olunca ve hedeflerine yürürken düştüklerinde amaçlarından vazgeçme eğilimindedir. Genelde bu eğilimde olan insanların hamleleri de tereddütler içinde gerçekleşmiştir. Kendine güven ve başarı inancı gelişmemiş, ham kalmıştır. Oysaki, başarısızlık bir “son” değil belki de başarının başlangıcıdır. Modern dünyada insanoğlu sürekli başarıya odaklanarak yaşıyor ve hayat boyu girilen sınavlarda ve iş görüşmelerinde başarılı olmanın önemini arttırıyor. Sayısal olarak sınav sonucunu gören kişi kendini başarısız ya da başarılı olarak sınıflandırıyor. Bu düzene göre makbul kişi başarılı olan olarak algılanabiliyor ve başarısızlık sonucunda derin bir üzüntü, hayal kırıklığı, öz değer azalması sorunu ile karşı karşıya kalınıyor. Bunun sonucunda kişi başarısızlık korkusu ile tanışabiliyor. Başarı isteği yoğun olan kişiler sürekli başkalarının kendini nasıl değerlendirdikleri ile ilgilenirler. Diğerlerini kendilerinden daha başarılı gör