Hızlı okuma eğitimi almaya karar vermek için hızlı okumanın bize neler kazandıracağı bilincine varmamız gerekir. Bu bilgi, iletişim ve hız çağında yavaş okuyarak zaman kaybetme lüksümüz yoktur ve bahanelerin arkasına sığınarak okumama gibi bir şansımızda yok. Örnek verecek olursak; dört yüz sayfalık bir kitapta ortalama yüz bin kelime bulunur. Bu kitabı dakikada 150 kelime okuyan bir kişi 10 saatte, 500 kelime okuyan bir kişi 3 saatte, 1000 kelime okuyan bir kişi ise 1.5 saatte bitirebilir. Normalde gözümüz ve beynimiz hızlı okumaya hazırlıklı değildir. Zaten bu sebeple yavaş okuruz, anlayamama kaygısı hissederiz. Ilk önce gözlerimizi hızlı okumaya alıştırmamız gerekiyor. Bir yazıyı okurken gözümüz sanıldığının aksine düz çizgi üzerinde değil zikzaklar çizerek hareket eder. Yani gözümüzü kaydırarak değil kelime yada kelime guruplarına odaklanarak okuruz. Bir gazete sayfası alın, satır başlarında ve satır sonlarında bulunan kelimeleri renkli kalemle işaretleyin. Ve gözleriniz
Özgüven kişinin kendini kendi zihninde olumlu ve yeterli algılaması veya kendisi hakkında olumlu iç tasarımlara sahip olması olarak kabul edilir. Yani bir nevi iç barış olan özgüven, kişinin yeteneklerini, sınırlarını, kapasitesini bilmesi ve bu bilgiyi eyleme geçirebilme yetisi olarak da kabul edilir. Özgüven kolay gelişmez. Kişinin yaşadığı deneyimler ve bu deneyimler sonunda kazandığı yetiler, beceriler özgüveni pekiştirir veya zayıflatır. Kişi yetilerini bir yetenek ve beceri haline getirebildiği, bilebildiği ve yaptığı işin üzerinde kontrol sağladığı ölçüde kendine güvenecektir veya güvenemeyecektir. Özgüven için özsaygı, olmazsa olmaz koşullardan birisidir. Özsaygı, özgüveni doğurur. Ancak aşırı özgüvene sahip olan kişiler ego’larını şişirerek, gerçeklikten, doğallıktan uzaklaşarak önemli ölçüde kişilik ve davranış sorunları yaşayabilirler. Zaman zaman kişinin anlamadığı, kontrol edemediği, bilmediği durumlarda çekinik kalması, kendine güvenememesi normaldir; buradaki kendin
Özgüven; kendimiz ve yeteneklerimiz hakkında pozitif ve gerçekçi bir anlayışa sahip olduğumuz anlamına gelmektedir. Diğer taraftan, özgüven eksikliği ise; kendinden şüphe duymak, pasiflik, boyun eğme, aşırı uyum gösterme, yalnızlık, eleştirilere karşı hassas olma, güvensizlik, depresyon, aşağılık duygusu ve sevilmediğini hissetme gibi kavramlarla tanımlanabilir. Günümüzde özgüven eksikliği beklide birçoğumuzun yaşadığı ve çocuklarımızda gördüğümüz bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Özgüven bazı insanlar için önemsiz bir sorun, bazı insanlar içinde sıkıntı kaynağı olabilir. Çünkü modern yaşam da ve hepimizden özgüvenli olmamız beklenmekte, özgüven içeren davranışlar çoğu zaman beğenilmekte ve taktir edilmektedir. Çocukluğumuzdan itibaren yaşamın her alanında, öğrencilik yıllarında, yeni bir işe başlarken, özel ve sosyal yaşantımızda, mesleğimizi yaparken, özgüvenli davranmamız bizi başarıya ulaştırmakta, özgüven eksikliği ise kendimizi değersiz ve başarısız hissetmemiz
Özgüven kişisel bir özelliktir, yaşamla ilgili sorunlarla, karşımıza çıkan engellerle gerçekçi bir şekilde mücadele etmemizi sağlar ve zorluklara dayanmamızı kolaylaştırır. Özgüven, yaşama gücüne sahip ve mutlu olmaya layık bir kişi olma deneyimidir. Özgüven insana güç verir, enerjisini artırır ve daha fazla çaba göstermeye özendirir. Olması gereken düzeyde bir özgüvene sahip bulunduğumuzda, en iyi için çaba göstereceğimizi ve kabul edilebilir bir sonuç ortaya koyacağımızı bilerek işleri ele alırız. Bir işi yapamadığımızda mazeret üretmek yerine yeniden denemeye başlarız. Hatalarımızı dert etmek yerine onlardan ders almasını becerebiliriz. Özgüven hedeflerimizin peşinden giderken bize güç verir. Başarılarımızla doyum ve rahatlık hissetmemize izin verir. Özgüven herkes de var olan bir kaynaktır, deneyimlerimizin oluşturduğu duygular bu kaynağı şekillendirmektedir. Özgüven seviyenizin hangi durumda olduğunu anlamanız için şu soruları kendimize sormalıyız. /
Özgüvenin oluşmasında ve gelişmesinde birçok etken olmasına rağmen en önemli ve etkili olan şey kişinin kendi çabasıdır. Kimliğin oluşum sürecinde aile ve sosyal çevrenin, bireyin kendilik değerinin artmasına ve özgüvenin oluşmasına etkisi yadsınamaz olmakla birlikte, birey kendisiyle ilgili doğru ve gerçekçi analizler, bilinçli seçim ve çabalarla olumsuz deneyimlerini, olumluya çevirip, özgüvenini geliştirebilir. Özgüveni yeterince gelişmemiş kişilerin kendileri hakkında kronikleşmiş bolca olumsuz düşünceleri vardır ve bu düşüncelerini kendi kişiliklerinin değişmez gerçekleri olarak algılar. Bu kişiler kendilerine inanmaz ve bir şeyler ters gittiğinde hep kendilerini suçlar. Sanki olumlu özellikleri hiç yoktur, Yaşamlarında başarılar kazandıklarında, birileri onları övdüklerinde, teşekkür edip, başarılarına sahip çıkmak yerine “Şans yardım etti”, “Çok da önemli bir şey değildi zaten” gibi cümleler kurarlar. Ek olarak, kendilerini ve ihtiyaçlarını savunma konusunda çok zorla
Çocuğunuzun hayatta başarılı olmasının ön koşullarından biri kendine güvenli bir birey olarak yetişmesidir Oysa kızgınlık anında söylenen sözler, verilen olumsuz tepkiler özgüven gelişimini engeller. Çocuklar okul çağına geldiklerinde özsaygı duygusu da gelişmiş olur Özsaygısı gelişmiş bir çocuk yeni şeyler denemek, arkadaş edinmek ve genel anlamda başarılı olmak için özgüvene sahip olur Özsaygısı fazla gelişmemiş bir çocuksa bu alanlarda zorluk çeker ve daha çok yardıma ihtiyaç duyar. Bireyin kendini iyi hissetmesi; başarılı, dengeli ve haz aldığı bir yaşama sahip olup, olmaması ile özgüvenin yüksekliği ya da güvensizlik duyguları paralel süreçlerdir. Yaşamdan haz alabilmek için özgüvene ihtiyacımız vardır. Bu temel ihtiyacın karşılanmaması hayatı çekilmez kılabilir. Özgüven yaşamın ilk yıllarından itibaren yavaş yavaş gelişen bir duygudur. Çocukluk döneminde bu duygunun gelişmesine olanak tanınmaz, eksik bırakılırsa yetişkin dönemde telafi edilmesi mümkün olmaya
Ev ödevi çocuklar açısından konuyu daha iyi öğrenme, aileleri açısından ise yavrularının eğitimleri ile ilgilenmeleri bakımından iyi bir fırsattır. Ev ödevleri sayesinde öğrenciler okulda öğrendiklerini gözden geçirir ve uygular, gelecek ders için hazırlık yapar, kaynak kullanır ve araştırmayı öğrenir. Ev ödevi sayesinde çocuklar konuları uzun uzun inceleme fırsatı bulur. Ayrıca ev ödevleri yavrularımızın düzenli biçimde çalışma alışkanlığı edinmelerini sağlayarak, tek başlarına çalışmalarına ve sorumluluk almalarına olanak tanır. Uzmanlara göre öğrenme motivasyonu düşük olan öğrenciler düzenli biçimde ders çalışma ve ev ödevlerini bitirmede sorun yaşayabiliyorlar. Şayet sizin çocuğunuz da ders çalışma alışkanlığı kazanamıyor ve ev ödevlerini yapma konusunda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmiyor ise sizin desteğiniz gerekiyor demektir. Çocuk ile ödevleriyle ilgili konuşmaya çalışın. Ödev konusunda düşünmesini ve onu çalışılabilir parçalara bölmesini sağlayın. Bir proje