Friedrich Hegel (1770 1831) Düşünce tarihinde rasyonalizmi doruğa ulaştıran ve tüm felsefesini üçlü kavramsal ayrımlara dayandıran Hegel en başa tüm gerçeklik dediği ideyi yerleştirmiştir ve idede hem gerçekler hem de kavramlar çakışmaktadır. Diyalektik düşünme yöntemine göre kurduğu sisteminde (mutlak idealizminde) her kavram gibi ide de üç kavramdan oluşur; mantıki ide, doğa ve ruh=geist. Yabancılaşma kavramını da ilk kez felsefi açıdan tanımlayan Hegel olmuştur. Ona göre insanlık tarihi, insanoğlunun yabancılaşmasının tarihidir.
Tinin Görüngübilimi adlı yapıtında, bilincin en alttan en yüksek düzeylere, yani felsefi bilinç düzeyine ulaşıncaya kadarki gelişimini; bilinç / öz-bilinç / us evreleriyle anlatan Hegel'e göre, insan düşüncesi İlk evrede yalnızca gelenek ve görenekleri izleyen törel bir yaşama bağlıdır (Aslında düşüncesiz bir yaşamdır bu İkinci evrede artık ilk yaşamdan kopuş, ona yabancılaşma söz konusudur; önceki
İlk bilimsel çalışmalar Çin ve Hint'te başlamış daha sonra Mısır ve Mezopotamya'da devam etmiş; bu coğrafyalarda astronomi, tıp, topografya, matematik, mühendislik gibi bilimlerin temelleri atılmıştır.
Antik Yunan dünyasında doğa filozoflarının ilk nedenden yola çıkarak yaptıkları spekülatif doğa açıklamalarıyla oluşan doğa felsefesi Antik çağda olduğu gibi Orta Çağda da doğa bilimi olarak anlaşılmıştır. Bu dönemde filozofların hem felsefeyle hem de müzikten fiziğe kadar pek çok alanın olgularıyla ilgilendikleri görülmektedir. Pythagoras matematiğin, Archimedes de fiziğin temellerini atmıştır.
Pythagoras, matematik ile müzik arasında bir bağlantı kurmuş, evrenin bir sayı uyumu olduğunu; kozmolojik düzenin temelinde matematik orantılar bulunduğunu ileri sürmüştür. Pythagorasçıların daha sonraki büyük başarıları astronomide olmuş; yeri evrenin mer
Yapılan araştırmalar bireylerin daima tutumlarına uygun davranmadıklarını göstermiştir. Bir tutumun davranışa dönüşüp dönüşmeyeceğini belirleyen faktörler şunlardır:
• Tutumun kuvveti: Kuvvetli bir tutumun davranışa dönüşme olasılığı daha fazladır. Tutumun davranışa dönüşüp dönüşmeyeceğini tayin eden en önemli faktör tutumun kuvvetidir.
• Ortamın özellikleri: Bazı durumlarda içinde bulunulan ortam tutumun davranışa dönüşmesini güçleştirmektedir.
• Beklentiler: Bir tutumuna ilişkin davranışının olumsuz sonuçlar doğurabileceğini gören kişinin tutumunu davranışa dönüştürme ihtimali azalacaktır.
TUTUMLARIN OLUŞMASI
Tutumlar, büyük çoğunluğu 20-25 yaş arasında olmak üzere, öğrenilerek kazanılır. Birey tutumları oluşurken şu faktörlerden etkilenir:
Antik Yunan dünyasının ürünü olan felsefe (philosophia) sözcüğünün anlamı bilgi, bilgelik sevgisi (philia: sevgi; sophia: bilgi, bilgelik) olup sözcük Yunancadan Latince ve diğer dillere, Arapçaya oradan da Türkçeye geçmiştir. Yunanlıların "bilgelik sevgisi" ya da "hikmet arayışı" olarak tanımladığı felsefe; insanın soru sorma, sorgulama yapabilme ve akıl yürütme yeteneğine dayalı bir düşünme yetişidir. Filozof (philosophos) da bilgiyi arayan, ona ulaşmak isteyen kişidir. Filozof, hayatın anlamını bulmaya ve bu anlama uygun şekilde yaşamaya çalışır, edindiği bilgileri yetersiz bulup tedirginlik duyar, eleştiri yapar. "Gerçek bilgiyi", hayatı yaşanmaya değer kılacak ilkeleri bulmaya çalışır ama bu bilgi ve ilkeleri sürekli, zaman ve mekân koşulları doğrultusunda sorgulayan değiştirmeye hazırdır, insan yaşamını ilgilendiren her şey hakkında akıl yürütüp bunları felsefi problem konusu yapabilen filozof, apaçık ve doğru olduğunu bildiğimiz ya da böyle olduğuna inandığımız her ş
Herkese güvenme.Yoksa hayatın hayal kırıklıkları ile dolar. İlkelerin olsun, o lkeler doğrultusunda insanları değerlendir. Kuralların olursa daha güvenli olursun. Güvenmenin de bir sınırı vardır. Sadece kaybetmeyi göze alabileceğin kadar insanlara güven ki, kaybettiğinde bir yıkım yaşama asla. DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]
İnsanların çoğu kötüdür. Çünkü zaman kötüdür. İnsanlar yaşamak için nerdeyse birer sırtlana dönmüştür ve leş parçalamaktan geri durmaz. İçinde kötülük olmasa bile çoğu insan hayatın karşısında direnemedikleri için kötü olmak zorunda kalırlar. Bundan dolayı insan kendine dikkat etmeli. Kötülüğe karşı kendini savunmalı. DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]
Zenginlik üzerine; Zenginliklere kesin olarak egemen olan birinin sizi yönetmesi sıkıcıdır. Bu kişi iyi insan olamaz. İnandırma yolunda söz altından daha ağırdır. Akıllı olduğuna inanmış birini akıllı kılmaya çalışmak boşa vakit harcamaktır. Birçok insan akıllılığın ne olduğunu bilmediği halde akıllıca bir yaşam sürdürür. Kalabalıklar mutsuzluk içinde bilgeleşir. DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]