‘Bazıları her şeyi olduğu gibi görür, 'Niçin?' diye sorar. Ben hiç var olmamış şeyleri düşünürüm, 'Neden olmasın?' diye sorarım.’ George Bernard Shaw İnsanın hayatı boyunca kendine devamlı sorular sorması gerekir. Bu soruların en önemlisini Peygamberimiz söylemiştir: ‘Bugün Allah için ne yaptın?’ Bu sorunun cevabını kalbiniz rahat bir şekilde cevaplandırabilirseniz, siz hayatta çok kârlı bir iş yapıyorsunuz demektir. Bunun yanında şu hadis otomatik olarak akla geliyor: ‘İki günü eşit olan aldanmıştır.’ 1. Asıl hedefim nedir? (Üniversite mi, kariyer mi, para mı, hava atmak mı?) 2. Hangi kaynaklara sahip olsaydım, başarısızlık duygusunu yenerdim. Başarılı olanlarla kendimi kıyaslayarak daha iyi çalışırdım. 3. Hedefim gerçekleştiğinde hayatım hangi yönlerden farklılaşacak? (Peygamberimizin ‘Ya ilim öğenin, ya da öğretin veya bunlara yardımcı olun. Kesinlikle dördüncüsü olmayın.’ sözünün ilk ikisine gireceğim. Mimar olacağım, arkadaşlarımın
1) Öğrenecek olduğumuz parça, ne kadar büyük olursa olsun parçanın bütününün neyden bahsettiğini, konunun adını yüzeysel olarak bilmeliyiz. 2) Önümüzdeki aşılması güç olan konuları aşmak için ilk önce onları küçültmeli, yani parça parça bölümlere ayırmalıyız. 3) Hedefe ulaşacağımız zamana ne kadar kaldığını hesaplamalı ve bütün bu konuları o zamana bölmeliyiz. Hangi günde, hangi saatte, hatta hangi dakikada neler öğreneceğimizi önceden programlarsak, bu programa uymak zorunda olduğumuzu hissedersek, ona göre performansımızı ortaya koyarsak zafer kendiliğinden ortaya çıkacaktır. 4) Derslere çalışırken duyu organlarımızı, mümkün olduğu kadar fazla kullanmalıyız. 5) Başarıya tam olarak odaklanmalıyız. Çalışmanın karşılığını alacağa miza tam olarak inanmalıyız. 6) Test çözerken yanlış çıkan soruların doğru cevabını hemen öğrenmeliyiz. Hatta o konuyu yeniden tekrar etmeli ve o konu ile alakalı yüzün üzerinde soru çözmeliyiz.
Öğrencilerin birçoğunda ‘Öğrenilmiş çaresizlik’ vardır. Buna şu örneği verebiliriz: Çevresinden, arkadaşlarından devamlı olarak matematik dersinin zor olduğunu duyan öğrenci, bu derse önyargıyla yaklaşır. Girdiği matematik sınavından da zayıf alırsa şunu söylüyor: ‘Ne yaparsam yapayım matematikten başarılı olamayacağım.’ Bundan sonra da matematik sınavlarına hiç çalışmıyor ve hep zayıf alarak bu düşüncesini iyice pekiştiriyor. ‘Öğrenilmiş çaresizlik’ ile ilgili şu hikâye meşhurdur: Köpekbalığını ortadan cam bölme ile ayrılma büyük bir akvaryuma koyarlar. Diğer tarafa da küçük balıklar koyarları Acıkan köpekbalığı, küçük balıkları yemek için her hamle yapışında burnu cama çarpar. Bunu yüzlerce kez yapınca, artık hiç hareket etmez olur. Bu arada camı kaldırırlar, öbür taraftaki balıklar köpekbalığının önü
Bir adam okyanusun sahilinde yürüyüş yaparken, denize telaşla bir şeyler atan birine rastlar. Biraz daha yaklaşınca bu kişinin, sahile vurmuş denizyıldızlarını okyanusa attığını fark eder ve - Niçin bu denizyıldızlarını denize atıyorsunuz? diye sorar. Topladıklarını hızla denize atmaya devam eden kişi: - Yaşamaları için, cevabını verince, bu sefer şaşkınlıkla şöyle der: - İyi ama burada yüz binlerce denizyıldızı var. Hepsini atmanıza imkân yok. Sizin birkaç tanesini atmanız neyi değiştirecek ki? der. Bu arada yerden bir tane daha denizyıldızı alıp atan kişi, şöyle der: - Bak onun için her şey değişti, karşılığını verir. DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]
‘Bence hayat bir nehir gibidir. Çoğu insan bu nehre, sonunda nereye çıkacağını karar vermeden atlar. Böylece çok geçmeden akıntıya kapılır. Günlük olaylar, günlük zorluklar, günlük korkular... Nehrin çatal oluşturduğu yerlere vardıklarında, hangi tarafa gitmek istediklerine bilinçli bir şekilde karar vermezler, kendileri için hangi tarafın uygun olduğunu düşünmezler. Kendilerini akıntıya bırakmakla yetinirler. Kendi değerleriyle yönetilmek yerine çevre tarafından yönetilen o insan kalabalığına katılırlar. Sonuç olarak, kontrolün kendi ellerinde olmadığını hissederler. Böyle bilinçsiz bir durumda kalmayı sürdürürler. Ta ki günün birinde kükreyen suların sesi, onları uyandırana kadar. Bakarlar ki, küreksiz kayığın içinde, Niagara çağlayanından beş metre gerideler. O anda hay Allah derler ama iş işten geçmiştir. Aşağıya düşeceklerdir. Bu düşüş bazen duygusal bir düşüştür. Bazen fiziksel bir düşüştür. Hayatınızda bugün yüz yüze olduğunuz güçlükler, büyük ihtimalle, nehrin yukarısınday
Lider insanlara dikkat edin. Hayatı nasıl da hızlı yaşıyorlar. Cesur çocuk yerinde duramıyor, koşuyor, zıplıyor, her şeye karışıyor. Korkak çocuk ise köşesinde binekliyor. Hızlı yürümeye başlayın. Hızlı yürüdükçe cesaretinizin geliştiğini göreceksiniz. Bir şeyi karar verdiğiniz anda hemen yapmaya başlayın, beklemeye başlarsanız o işten vazgeçmeye başlarsınız. Ne kadar hızlı karar verip, işlerinizi hızlı yaparsanız, bu dünyada diğerlerine oranla daha çok iş yapmış, insanlığa daha fazla faydalı olarak gitmiş olursunuz. Şunu aklınızdan çıkarmayın: Akıllı insanlar, daha fazla zaman bulmaya çalışırlar, zamanın yetersizliğinden yakınırlar. Ahmak insanlar ise canlarının sıkıldığımdan, zamanlarının geçmediğinden yakınırlar. Bir düşünürün de buna benzer sözü vardır.
DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]
‘Dünyanın neresinde olursa olsun 'Kaçınızda konsantrasyon sorunu var dediğimde % 95 elini kaldırıyor. Elini kaldırmayan % 5 ise, zaten beni dinlemeyenler.’ Tony Buzan Konsantre, kelime olarak ‘Yoğunlaşmış, koyu, en yüksek.’ anlamlarına gelmektedir. Eğitimde ‘Konsantre olmak’ ise dikkatin bir yerde toplanmasına denir. ‘Deha, belli bir konuya yöneltilmiş, derki bir dikkatin mahsulüdür.’ ‘Pek çok insan, hayatta becerisi, zekâsı ve hatta cesareti olmadığı için değil, yalnızca enerjisini bir hedef etrafında toplamadığı için başarısız olmuştur.’ Hubbart İnsan hedefine odaklanırsa, odaklandığı hedefte en mükemmel olur. Yeter ki hedefinde sıkılmasın. Odaklanmışlığı devam etsin. Odak deyince aklıma geldi. Normal şartlarda güneş ışınları ormanda yangın çıkarmaz. Kağıdı, otu tutuşturmaz ama bu güneş ışığına bir mercek koysanız, ışığı bir yere biriktirip odaklasanız, bu odaklanmış ışıkla ot ve kağıdı tutuşturup ateş yakabilirsiniz. Bir orman mühendisi anlatmıştı. ‘Yazın ç