Özgüven; kendimiz ve yeteneklerimiz hakkında pozitif ve gerçekçi bir anlayışa sahip olduğumuz anlamına gelmektedir. Diğer taraftan, özgüven eksikliği ise; kendinden şüphe duymak, pasiflik, boyun eğme, aşırı uyum gösterme, yalnızlık, eleştirilere karşı hassas olma, güvensizlik, depresyon, aşağılık duygusu ve sevilmediğini hissetme gibi kavramlarla tanımlanabilir. Günümüzde özgüven eksikliği beklide birçoğumuzun yaşadığı ve çocuklarımızda gördüğümüz bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Özgüven bazı insanlar için önemsiz bir sorun, bazı insanlar içinde sıkıntı kaynağı olabilir. Çünkü modern yaşam da ve hepimizden özgüvenli olmamız beklenmekte, özgüven içeren davranışlar çoğu zaman beğenilmekte ve taktir edilmektedir. Çocukluğumuzdan itibaren yaşamın her alanında, öğrencilik yıllarında, yeni bir işe başlarken, özel ve sosyal yaşantımızda, mesleğimizi yaparken, özgüvenli davranmamız bizi başarıya ulaştırmakta, özgüven eksikliği ise kendimizi değersiz ve başarısız hissetmemiz
Çocuğunuza matematiği sevdirmek için onunla pozitif konuşun. Sizinde matematiği sevmediğinizi, okula giderken tıpkı onun gibi zorlandığınızı söylemekten kaçının. Bunun yerine matematik hakkında olumlu şeyler söylemeyi deneyin. Matematiğin bir mücadele olduğunu ama çok ilginç ve kullanışlı olması nedeniyle bunları çalıştığınızı söyleyin. Çocukların sevmedikleri şeyleri olumlu durumlarla ilişkilendirmek her zaman işe yaramıştır. Çocuklarınız matematikle mücadele etmeye başladığında hemen yardım alın. Matematik becerileri birbiri üzerine inşa edilir ve gerçekten matematikle ilgilenmeye başladığı zaman başka becerileri de gelişir. Çocuğunuz başaramadığı zaman, hayal kırıklığı yaşayacaktır. Çok kez pes etmeye çalışacak ve vazgeçecektir. Matematik dersi problemi algılama işleme dönüştürme ve işlemi çözme basamaklarından ibarettir. Çocuklar işlemleri kafalarında çözme başarısını gösterdikçe derse ilgileri artacak ve yapabilme becerisi çocuğun dersi daha verimli dinlemesi
Çocukların hayatında matematik önemli bir yer kaplar, onlar bilsin ya da bilmesin… Küplerden kurdukları binaları dengelerken ya da bir paket krakeri arkadaşı ile eşit olarak paylaşırken matematik bilgilerini kullanırlar. Çocukken matematikle barışık olmalarını sağlamak için en iyi zaman okul öncesi dönemdir, çünkü bu yaşlarda henüz matematik korkusu gelişmemiştir. Bu nedenle de matematiğin eğlenceli yüzünü tanımak için daha uygun bir zaman olamaz. Çocukların bu yöndeki gelişimlerini desteklemek için onlara araştırabilecekleri, meraklarını giderebilecekleri, neden sonuç ilişkisi kurabilecekleri, çeşitli fikirler öne sürerek tahminlerde bulunabilecekleri fırsatlar verilmeli ve bu yönde eğitim ortamları hazırlanmalıdır. Bu yaşlardaki matematik çalışmaları sayesinde ileriki yıllarda çocuklar matematik alanında daha başarılı olabilir. Özellikle ilkokul yıllarında çocukların matematik korkusu geliştirmemeleri, matematiği sevmeleri, matematik öğreniminden heyecan duymaları, okul öncesi yıllar
Okula başlayan çocuklar özgür ve sınırsız bir oyun dünyasından gelirler. Bu nedenle okula alışmaları belirli bir süre alacaktır. Eğer çocuğa bu süreç içinde zorlamalara kalkışmadan okulu ve dersleri sevdirebilirseniz okul hayatı boyunca bunu artı bir değer olarak taşır. Ancak çocuğa okulu sevdirmek, ders çalışmayı sevdirmek sanıldığı kadar kolay değildir. Çoğu anne bunu başarmak için ödül yöntemine başvurur. Oysa bu yanlış bir yöntemdir. Çünkü çocuğa her ders çalışma için ödül vermek onun ders çalışmayı bir mecburiyet olarak görmek yerine ödül için yapılan bir geçici iş olarak algılamasına neden olur. Ders çalışmak yeni bir bilgiyi öğrenmek, anlaşılmayan konular üzerinde çalışmak ve öğrenilenleri tekrar etmektir. Çocuğun öğrenmek için sorumluluk alması, merak etmesi ve motivasyonu, ders çalışma davranışının kalitesini belirler. Öğrenmek, ders çalışmak, ödev yapmak çocuğun sorumluluğudur. Çocuğa ödevleri konusunda yardımcı olurken asla bu işi tamamıyla kendi üzerin
Okumada gözler aktifmiş gibi görünmesine rağmen aslında okuma, bedensel, zihinsel ve ruhsal bir bütünlüktür. Yapılan araştırmalar okuma hızıyla anlama düzeyi arasında anlamlı ilişki olduğunu, okuma hızı yüksek bireylerin anlama düzeylerinin de aynı oranda yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Bununla birlikte bu eğitimi alan kişilerin görsel hafızaları güçlendiğinden hafıza ve dikkat konusundaki becerileri de artmaktadır. Okuyucunun her metnin aynı hızda okunamayacağını, neyi, hangi teknikle ne kadar hızla okuması gerektiğine karar verme becerilerini de edinmesi gerekmektedir. Tüm bunların kazanılması ise etkili ve hızlı okuma tekniklerini öğrenmekle mümkündür. Bütün hayatı sınavlar ile geçen ve girmiş oldukları bütün sınavlarda kendisi gibi rakipleri ile karşı karşıya gelen öğrenciler için süre en değerli olgulardan birisidir. Hızlı olmak ve onlardan bir adım daha önde bulunmak gibi zorunlulukları bulunmaktadır. Tüm bu yoğun ve zorlu sınavların içerisinde hızlı okuma
Hızlı okuma eğitim hayatından iş hayatına kadar birçok alanda, büyük bir avantaj halini alarak bir ihtiyaç haline dönüşmüştür. Çok yavaş okuyan insanlar dahi bu teknikleri öğrenerek en az 2 - 3 kat daha hızlı okuyabilir ve okuduğunu kesinlikle anlayabilmektedir. Hızlı okuma teknikleri sayesinde hayatınızın çok fazla alanında büyük kolaylıklara sahip olabilirsiniz. Diğer insanların öğrenmek için harcadığı vaktin yarısını dahi harcamadan aynı bilgiyi edinmek, her insanın hayalini kurduğu bir yetenektir. Gelişen ve değişen dünya üzerinde en önemli olgunun zaman olduğu bilincine varan her insanın bu tür kurslara başvurduğunu ya da bu alanda hazırlanmış eğitim setlerinin yok sattığını rahatça görebiliriz. Aynı zamanda konsantrasyonu da artıran bir yöntem olarak bilindiği için özellikle çalışan insanlar ve öğrenciler üzerinde çok büyük faydaları olduğu konuşulmaktadır. Bu teknikler, hiçbir şekilde olumsuz sonuçlar doğurmayan kişilerin yararına olan bir yöntemlerdir. Oku
Hızlı okuma teknikleri, okuma tekniğinin modern eğitim teknikleri ile birleştirilmesi sonucunda oluşturulmuş ve bu şekilde meydana gelmiş bir yöntem olarak karşımıza çıkar. Gelişen ve değişen dünya üzerinde en önemli olgunun zaman olduğu bilincine varan her insanın bu tür kurslara başvurduğunu ya da bu alanda hazırlanmış eğitim setlerinin yok sattığını rahatça görebiliriz. Aynı zamanda konsantrasyonu da artıran bir yöntem olarak bilindiği için özellikle çalışan insanlar ve öğrenciler üzerinde çok büyük faydaları olduğu konuşulmaktadır. Bu teknikler, hiçbir şekilde olumsuz sonuçlar doğurmayan kişilerin yararına olan bir yöntemlerdir. Hızlı ve etkili okumada önemli kavramlardan biri de çabukluktur. Bir kaynak ne kadar çabuk okunursa o kadar kolay anlaşılır, kavranır. Süratli okuma sırasında anlama olmazsa çabukluğun hiçbir değeri yoktur. Hızlı okuma eğitimi çabuklukla kavrama ve belleme arasında bir bağ kurmaya çalışır. Hızlı okuma süreci okuma profilimizde yaratmaya çalıştığı