İlerlemek İçin Uğraşmak. Bir şeyle uğraşmıyorsanız o işte ilerlemeniz mümkün değildir. O işle ilgili sırlar, bilgiler, tecrübeler, tahminler, engeller ancak işin içindeki insanda birikebilir. Dolayısı ile işin içinde olmak, işte ilerlemek için ilk şarttır. Kim neyle uğraşıyorsa o işte ilerleyebilir, ilk engeller, başarısızlıklar, zararlar bir mağlubiyet, bir saf dışı kalmak değildir. İş tarafından terk edilmek hiç değildir. O engeller, başarısızlıklar, zararlar, uğraşmanın ta kendisidir. İşin parçasıdır bunlar. Olgunlaşma belirtileri, o işi kavrama izleridir. Bir işte ilerlemek isteyenler o işle "uğraşmak" zorundadırlar. DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]
Test Sonuçları Güvenilir Değildir. 1960 Nobel Ödülü sahibi, İngiliz Ulusal Tıp Enstitüsü başkanlarından Sır Peter Medawar "Genç Bilima-damma Öğütler"de (TÜBİTAK) "zekâ" ile ilgili olarak şu açıklamayı yapıyor: "Ben zekaya ve zeka yetene-ğindeki kalıtımsal farklara inanırım. Ancak zekanın bir tek sayı ile -I.Q, (zeka testi) sonucu gibi- ölçülebilecek basit bir yetenek olduğuna inanmıyorum. Bu ölçümlemeyi kabul eden psikologlar o kadar tutarsız beyanlarda bulunmuşlardır ki, bunu konumlarını zedelemek için bilerek yaptıklarına inanmamak çok zor oluyor. Birinci Dünya Savaşı'nda Amerikan askerlerine, bundan önce de Ellis Adası'ndaki giriş kapısında, Amerika'ya gelen göçmen adaylarına "zeka testi" uygulanmıştı. Bu testler sonucu ortaya temelde güvenilmez olan çok miktarda sayısal bilgi yığılmıştı. Bu bilgilerin değerlendirilmesi IQ psikologlarının bazı korkunç gaflar yapmasına yol açtı. Şimdi aktaracağım ise hepsini geride bırakır: Henry Goddard'ın göçmen adaylarının zeka düzeyleri
Birisine Bisiklete binmeyi Öğrettiniz mi? İnsanların kendi kendilerini teşvik etmeleri sizin onları nasıl teşvik ettiğinize bağlıdır. Hiç birisine bisiklete binmeyi öğrettiniz mi?
Her düşüşte "..olacak.." teşvikini kuvvetle ve inançla vurgularsanız o da bunu tekrar edecektir. Sizin ona inanmanız onun kendisine daha çok güven duymasını sağlayacaktır.
Her düşüşte "gülerseniz" öğrenme süreci uzar. "Gülünerek" karşılanan hatalar, "paylanarak" karşılanan hatalardan daha kalıcı olur.
İnsanların kendilerini teşvik etmesi sizin işinizi azaltır. Siz sürekli onları teşvik etmek istiyorsanız kendilerini teşvik etmelerini sağlayacaksınız. Bunun için de önce inandırıcı bir teşvikte bulunmalısınız. Faaliyet konusuna ilgi duyan insanların bir araya getirilmeleri faaliyet sürecine büyük coşku katar. Fakat böyle bir durumda faaliyetin he
Kuvvetlerinden Tam Olarak Faydalanılmayan insanların Kullandıkları Kapasite Tamamen Devre Dışı Kalabilir. Bir insanın kendi kapasitesi hakkındaki görüşünün ne olduğunun bilinmesi gerekir. Kendisine verilen göreve bakış açısı, görevi ile ilişkisinin niteliği, büyük ihtimalle bu görüş doğrultusunda oluşacaktır. İş yerinin en büyük ve en önemli "kamyonunu" kullanması gerektiğine inanan birisinin en küçük "aracı" kullanma görevini, nasıl yapacağını tahmin etmek için fazla hayal fücüne gerek yok herhalde. Yeterli kapasiteye sahip olduğunu, diğerlerinden bir adım önde olduğunu fakat buna rağmen kuvvetlerinden tam olarak faydalanılmadığını düşünen birisinin getireceği problemler, kapasitesinin zorlandığını düşünen birisinin getirebileceği problemlerden daha hafif olmayacaktır. Ya kapasiteye uygun görev verilmelidir ya da kapasite ilgili insanın zannettiği gibi dolu değilse, kapasitesi inandırıcı şekilde kendisine tanımlanmalı, beklenti ustalıkla kırılmalıdır. Herkesin işin
‘Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.’ Kanuni Sultan Süleyman Halkın arasında en büyük makam-mevki, en büyük zenginlik ve rütbe padişah, kral olmaktır. Halbuki bundan çok daha büyük bir nimet vardır. O da bir nefes alacak kadar sıhhatli olmandır. Çünkü kral olsan bile bir nefes alamadığın takdirde ölürsün. Aldığın bir nefesi, geri veremezsen yine ölürsün. Öldükten sonra istersen dünyayı sana versinler ne önemi var! insan sağlıklı olduğu zaman, sıhhatinin değerini anlayamaz. Ne zaman kaybederse, o zaman anlar; fakat iş işten geçmiş olur. Peygamberimiz ümmetini şöyle uyarmaktadır: ‘Beş şey gelmeden, beş şeyin değerini biliniz. 1. Hastalık gelmeden sıhhatin, 2. İhtiyarlık gelmeden gençliğin,
‘Bazıları her şeyi olduğu gibi görür, 'Niçin?' diye sorar. Ben hiç var olmamış şeyleri düşünürüm, 'Neden olmasın?' diye sorarım.’ George Bernard Shaw İnsanın hayatı boyunca kendine devamlı sorular sorması gerekir. Bu soruların en önemlisini Peygamberimiz söylemiştir: ‘Bugün Allah için ne yaptın?’ Bu sorunun cevabını kalbiniz rahat bir şekilde cevaplandırabilirseniz, siz hayatta çok kârlı bir iş yapıyorsunuz demektir. Bunun yanında şu hadis otomatik olarak akla geliyor: ‘İki günü eşit olan aldanmıştır.’ 1. Asıl hedefim nedir? (Üniversite mi, kariyer mi, para mı, hava atmak mı?) 2. Hangi kaynaklara sahip olsaydım, başarısızlık duygusunu yenerdim. Başarılı olanlarla kendimi kıyaslayarak daha iyi çalışırdım. 3. Hedefim gerçekleştiğinde hayatım hangi yönlerden farklılaşacak? (Peygamberimizin ‘Ya ilim öğenin, ya da öğretin veya bunlara yardımcı olun. Kesinlikle dördüncüsü olmayın.’ sözünün ilk ikisine gireceğim. Mimar olacağım, arkadaşlarımın
1) Öğrenecek olduğumuz parça, ne kadar büyük olursa olsun parçanın bütününün neyden bahsettiğini, konunun adını yüzeysel olarak bilmeliyiz. 2) Önümüzdeki aşılması güç olan konuları aşmak için ilk önce onları küçültmeli, yani parça parça bölümlere ayırmalıyız. 3) Hedefe ulaşacağımız zamana ne kadar kaldığını hesaplamalı ve bütün bu konuları o zamana bölmeliyiz. Hangi günde, hangi saatte, hatta hangi dakikada neler öğreneceğimizi önceden programlarsak, bu programa uymak zorunda olduğumuzu hissedersek, ona göre performansımızı ortaya koyarsak zafer kendiliğinden ortaya çıkacaktır. 4) Derslere çalışırken duyu organlarımızı, mümkün olduğu kadar fazla kullanmalıyız. 5) Başarıya tam olarak odaklanmalıyız. Çalışmanın karşılığını alacağa miza tam olarak inanmalıyız. 6) Test çözerken yanlış çıkan soruların doğru cevabını hemen öğrenmeliyiz. Hatta o konuyu yeniden tekrar etmeli ve o konu ile alakalı yüzün üzerinde soru çözmeliyiz.