Her bilim dalının, her sanat dalının, her işin öğrenilmesini kolaylaştıran temel ilkeler vardır. Bu ilkeler işlevsel olduğu için kabul edilir, kişilerin inançlarına göre değişmez ve sağduyuya hitap eder. Aşağıdaki ilkeleri yaşamınızda gerçekleştirdiğinizde, deneyim ve davranışlarınızda, NLP'nin yaklaşım ve becerilerini doğal olarak göreceksiniz. Bu ilkeler kendinizi ifade etmekte, başkalarını isabetli algılayabilmekte, istediğiniz sonucu alabilmekte ve esneklik kazanmanızda yol gösterici olacaktır. Önce ilkeleri, sonra bu ilkeleri yaşamda en etkin biçimde uygulama yollarını öğreneceğiz.
1. Harita temsil ettiği arazinin kendisi değildir.
Her birimiz beş duyumuzla dış dünyadan gelen verileri ve bilgileri alırız ve kendi özel kalıplarımıza göre bu bilgilere bir anlam veririz. Bir şehir haritası bize şehrin yollarını, sokaklarını gösterebilir ama o yollarda, o sokaklarda karşılaşacağımız manzaralar ya da gördüklerimizden hoşlanıp hoşl
AERODİNAMİK - Fizikçiler arılar hakkında bir deney yapmaya karar verirler. Yaban anlarını incelediklerinde, yaban arısının vücudunun büyüklüğü ile kanatlan arasındaki ölçümler AERO dinamik kanunlarına göre uçmaları imkânsızdır. Bu sorunun cevabını araştırmaya kalkan fizikçiler uzun çalışmalar sonucunda bir cevap bulamazlar. İçlerinden genç fizikçi yapılan toplantıda kürsüye çıkar ve şöyle der:
"Yaban anları aerodinamiğin kanunlarını bilmedikleri için uçabiliyorlar" der. Bu cevap üzerine genç fizikçi dakikalarca alkışlanır. Bir yaşında kendi dengesini koruyup desteksiz yürüyebilen, iki yaşında konuşmaya başlayan bir çocuk ne oluyor da okula başladığında yeteneklerinin çoğunu kullanamaz hale geliyor?
Aileden ve çevreden aldığı telkinler ona yapabileceklerinden çok yapamayacaklarını öğretiyor. Böylece doğal haline bırakıldığında her türlü hedefine ulaşabilecek bir çocuk bu yeteneklerinin farkına bile vara
Yaşam Koçluğu profesyonel bir hizmettir. Danışan Yaşam Koçuyla doğru ve başarıya odaklı bir yola girmek ister.
Soruna çözüm üretmek, yaşamda bir değişim yaratmak için harekete
geçmek, eldeki olumlu imkanları değerlendirmek için birlikte çalışılır. Yaşam koçları eli tutup sürüklemez. Arkadan da itmez. O yanda yürüyendir. Yaşam koçluğunun bu kadar popüler olmasının başlıca sebebi, insanların bir an önce potansiyellerini harekete geçirme arzularıdır. Erken bilgilenme, fazla beklememe, fayda neredeyse ona ulaşarak başarıyı genç yaşta erken yakalama arzusudur. Başarı ve potansiyel bireyin içinde bekler. Çağ çift meslek çağıdır. Yaşam Koçları deneyimli, çalışkan ve destek verirken karşısındakinin potansiyelini tam olarak kullanmasını bekler, fırsat verir. Yaşam Koçları mesleklerini en iyi yapmak isteyen, birkaç meslekli ve mutlu insanlardır. Danışanlarına çalışma ortamını hazırladıklarında son derece rahat, en
Günümüzde avukatlar, insanlar arasında ortaya Çıkan anlaşmazlıkların yansından çoğunun fikir başkalarını güdülendirmeye her zaman, ileticimde sarih olunmasıyla başlamalıdır.
Ayrılıklarından ve hatta fikir birliğine varamamaktan değil öu kişilerde anlama yeteneği olmamasından kaynaklandığım itıraf etmektedirler. Eğer bu doğruysa, günlük yaşamımızda Kendimizi anlatabilme gibi basit bir işlemde ne kadar çok akıl karışıklığı ve yanlış bilgi(lendirme)nin ortaya çıktığını düşünün. Başkalarını güdülendirmeye çalışırken, kendimizin yanlış anlaşılmasını göze alamayız. Başkalarını güdülendirme her zaman, iletişimde açık seçik olunmasıyla başlamalıdır. Sonuçta, insanlar anlamadıkları bir şeyi yapamaz. Diğerlerini hareket etmeye güdülendirmeden önce, ne isteyeceğinizi tam olarak bildiğinizden emin olun. Sonra bunu en yalın ve açık biçimde iletmek için elinizden geleni yapın. DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:bilgi@cemal
Her kişinin kendi içindeki keşfedilmemiş bir yetenekler ve beceriler hazinesi vardır. Kişiler kendi içlerindeki potansiyelden bütünüyle yararlanabilen kişilerin sayısı ne yazık ki çok azdır. Bunu nedeni ya bu potansiyelin yada hazinenin farkına varamayışımız ya da onu geliştirmek için gerekli bilgiye sahip olamayışımızdır. Hem iş hem de özel hayatımızda karşımıza her an, problemler ve fırsatlar çıkar. Bunlardan bir kısmı “gerçekler dünyası”, diğer bir kısmı ise “duygular dünyası” ile ilgili problem ve fırsatlardır. Gerçekler dünyasından kaynaklanan sorunları ve fırsatlar konusundaki tavrımızı, genellikle akıl ve mantığımızı kullanarak, deneyimlerimizden, mesleki bilgilerimizden yararlanarak belirleriz. Duygular dünyasına ait olanları anlamak ve çözümlemek ise çoğu kez daha zordur; hayal kırıklığı ve üzüntüye neden olurlar. Kişisel ve kurumsal gelişimin önünü tıkayan unsurlar çoğu kez bu tür ploblemlerin çözümlenem
Gülümsediğiniz zaman o da size gülümser, kaşlarınızı çattığınız zaman o da size kaşlarını çatar. Şarkı söylerseniz şen ortamlara çağrılırsınız. Düşünürsen iz düşünenlerin arasına kabul edilirsiniz. Dünyayı severseniz etraftnızda sizi seven insanlar bulacaksınız ve tabiat bütün hazinelerini önünüze serecektir. Tasayı aramak, karşılamak, büyütmek ve geliştirmek sanatını iş edinen insanların sayısı şaşılacak kadar çoktur. Bunlar bu işte daima başarılı olurlar, zira üzüntü arayan kimse onu mutlaka bulur. Zihnini üzüntüye açık bırakması yeterlidir. Anlatılanlara göre, Batı Amerika' da büyük ormanlar tarla haline getirilirken bellerinde tabanca ve bıçak taşıyan muhacir işçiler arkadaşlarıyla sık sık kavgaya tutuşurlarmış. Silahsız göçmenler ise pek nadir çatışırlarmış. Silahlı adamın silaha davranmasına sebep olan bir hadiseri silahsız adam sözle kolayca halledermiş, çünkü silahsız göçmenler çalışırlarken silahlarına değil hoşgörülerine ve şen mizaçlarına güvenerek ç
Araştırmalara göre kaygı duyduğumuz şeylerin yüzde 40'ının hiç gerçekleşmediği; Yüzde 30'unun geçmişte kaldığı ve çaresinin olmadığı; yüzde 12'sinin başkalarıyla ilgili ve bizi hiç ilgilendirmeyen işler olduğu; yüzde O'unun gerçek ya da hayal ürünü hastalıklarla ilgili olduğu ortaya çıkmıştır. Yalnızca yüzde 8'inin kaygılanmaya değer şeyler olduğu anlaşılmıştır.
Kaygının iki türünden bahsedebiliriz: "Bizden bağımsız kaygılar" ve "Bize bağlı kaygılar". 'Yarın hava yağmurlu olacak mı?" diye düşünen bir çiftçinin, bu durumu değiştirmek için yapabileceği hiçbir şeyin olmaması, kaygısının temelinde dış etkenin var olmasıyla ilgilidir. Bize bağlı kaygılar, tamamen bize özgü olan, kendi ruhsal yapımızın ürettiği kaygılardır. Bu tür kaygılan kendimiz ürettiğimiz için, tüketmek de kendi elimizde. Kendimizden kaynaklanan kaygılarımızı bir düşünelim. Neler olabilir? Sınav, gelecek, iş hayatı, ailemizin geleceği gibi. Bu kaygılarla, çiftçinin taşıdığı kay