Geçmişteki ilişkilerinizi yeniden alevlendirin. Dost çevrenizi genişletmek için işyerinizde veya komşularının arasında fırsatları değerlendirin, bu fırsatlardan yararlanın. İnsanlar daha büyük bir şeyin parçası olma ihtiyacını hissederler, başkalarıyla ilgilenirler ve karşılığında başkaları da onlarla ilgilenir. Onları avluda görecek olursa elini sallayarak selam veriyordu, fakat aslında gördüğü şey yüksek parmaklıklar ve kapalı kapılardı. Andy birkaç yıl önce bir bilgisayar aldı, bunu işi için kullanmak niyetindeydi. Bir gün işi atlatıp gitmediğinde inierterneti keşittiğini gördü. Burada çeşitli yerleri araştırdığında fark etti ki, kitaplarla, sporla ya da sanatla ilgilenen insanlar bir araya gelmiş hobilerini tartışıyorlardı. Bilgisayarda sörf yaparken biriyle sohbete başladı ve çok geçmeden bu kişiyle fazlasıyla ortak yönleri olduğunu gördü. Ve birbirleriyle sohbet etmekten (her ne kadar bilgisayarla olsa bile) zevk aldılar. Haftalar sonra yen
Dilde duygu, okuyucunun avantajına veya dezavantajına kullanılabilir. Konuşmacı veya yazar temel gerçeklerin yorumunu kendi bakış açısıyla renklendirmeye çalıştığı zaman dezavantajlı olur. Örneğin politika muhabirleri politik liderlerden söz ederken, dinleyiciyi bir görüşe veya diğerine ikna edecek şekilde terimler kullanırlar, aslında bu terimler onun kişisel taraflılığına dayanmaktadır. Eğer politikacı benimseniyorsa, tanınan ilk adı kullanılacaktır ve onunla ilgili sözcükler "olumlu" olacaktır.
Benimsenmeyen politikacı için de tersi yapılacaktır. Örneğin, "Jim öneriyor. . ." ifadesi, o kişiye karşı "Başbakan emrediyor ..." ifadesinden daha çok sempati duymamızı sağlayacaktır.
Duygusal dilin ikna edici kullanımına bilimsel dergilerde dahi rastlanabilir. Yazarın çalışmalarını destekleyen deneylerden "zarif", "ustalıklı" ve "mükemmel" olarak söz edilecektir.
<
Genel göz bakımı için aşağıdaki alıştırmaları yararlı bulabilirsiniz: 1. GÖZLERİ KIRPMAK. Çoğu insan özellikle dikkat Giderken veya okurken "gerginleşirler". Sonuçta bakışan takılıp kalır ve gözlerini kırpmayı ihmal ederler. Bu göz yorgunluğuna yol açar ve gözlere gerekli olan su-anmayı ve kan dolaşımını önler. Dolayısıyla bir şeye dikkatinizi yoğunlaştırdığınız zaman gözlerinizi kırptığımdan emin olun, ayrıca ara sıra başka yöne bakarak gözlerinizi dinlendirirken gözlerinizi kırpın. 2. AVUÇLAMAK. Gözlerinizin uzunca bir süre çalıştın, zaman gözlerinizi kapatıp, onları avuçlarınızla kapatıp düzenli aralıklarla kısaca dinlendirmelisiniz. Bunu yapmanın en iyi şekli elin içini alına dayamaktır. Eller gözlere dokunmamak, sadece üzerinde küçük birer kubbe oluşturmalıdır. Bu dinlenme döneminde siyahı düşünmek yararlıdır çünkü ayrıca aklı da görsel işlem yapmaktan dinlendirir.&nb
Baskı durumlarını ele alırken formülüm basittir: Baskıyı müttefik, stresi düşman olarak kabul ederim. Bu benim hem özel yaşamımda, hem de bir basketbol antrenörü olarak iş hayatımda takip ettiğim bir felsefedir. Evet baskı her zaman herhangi bir şekilde orada durmaktadır. İş yerinde olsun, özel yaşamda olsun tüm yaşamımızın içindedir. Çağdaş yaşamın bir parçasıdır, hızlı tempolu kültürümüzün bir ürünüdür. Bunu inkar etmek sadece kendimizi aldatmaktır. Ama onun performansını olumsuz bir şekilde kontrol etmesine izin vermemeliyiz. Birçok kimse size bir iyi baskı, birde kötü baskı olduğunu söyleyecektir. Buna inanamıyorum. Baskı aslında doğaldır. İyi veya kötü olması sizin bakış açınıza bağlıdır. E-ğer kendi çıkarınıza kullanırsanız iyi baskıdır. Eğer onun sizi kontrol etmesine izin verirseniz kötü baskı veya stres haline gelir. Tıpkı olumlu bir davranış sahibi olmak gibi, her gün baskıyla nasıl başa çıkacağınıza ilişkin bir seçiminiz vardır. Bunu canlandırıcı ve heyeca
Bir şirket konferans salonunda ter içinde sıranızın gelmesini bekliyorsunuz. Ve kuşkusuz, bu büyük danışmanlık işi için hassas biç4mde rekabet olanağınızı ölçüyorsunuz. Sonra, bir kişi ayağa kalkıp sunumunu vermeye hazırlanıyor -ve, ahh! İşte bir kader anı. Kendisi öyle büyük incelik ve özgüvenle hareket ediyor ki salon sessizleşiyor ve kendisi mikrofona yaklaşırken bütün bakışlar ona doğrırtönüyor. Dengeli ve güvenli görünerek, gülümsüyor ve sonra konuşmasına başlıyor. Anında, iyi olduğu açıkça belli oluyor -ve kendisiyle birlikte salondaki herkes de bunu biliyor. Kendi güçlü, ölçülü sesi, rahat ses tonu, belirgin telaffuzlu ve iyi -seçilmiş sözcükleri, hatta şık fakat mütevazı görünümü, kalabalığı cezbeder görünüyor. Vay! Bu kişi kimdir, diye düşünüyorsunuz? Ve bunun sadece ne söylediği ya da nasıl göründüğüne dayanmadığını anlıyorsunuz. Tüm varlığı söz konusudur. Parlak bir kıyafet giymiş olsaydı bile daha fazla çarpıcı olmazdı! Fakat konuşmasını dinledikçe
Televizyon seyretmeyen bir çocuk pek bulamazsınız. Eğer çocuğunuz da çok seyredenler grubuna dahilse, diğer çocuklara oranla kelime hazinesinin daha zengin; bakış açısının daha geniş ve genel bilgisinin daha fazla olacağı kesindir. Fakat, seçici olmalı ve çocuğunuza da seçici olmasını öğretmelisiniz. Birlikte izlediği şeyler hakkında konuşun: Neyin eğlenceli, neyin ilginç, neyin yeni ya da farklı olduğundan söz edin. Seyredeceği şeyler hakkında konuşun. Ne seyredeceği ve ne zaman seyredeceği konusunda plânlar yapın. Televizyonu bir ceza aracı olarak kullanmamaya dikkat edin. Televizyon ve çocuklar hakkında ilginç bir durum vardır: Dikkat kolaylıkla dağılabilir. Eğer o sırada daha aktif bir olay söz konusu ise, çocukların çok azı pasif seyretme durumunu devam ettirir. Televizyonun çocuğunuz üzerinde nasıl bir etki yaptığını belirlemeye çalışın. Eğer televizyona çok düşküme, bu sahte bir dünyanın etkisi altında olduğunu gösterir. Ekrandaki görüntülerle değil gerçek ins
Yeterince hızlı okuyamayan, değerli zamanı boşa harcamaktadır. Ne var ki çoğu insan bu yetenekten yoksundur. Bu bakımdan okuma hızınızı artırmak sizin için başarınızı doğrudan belirleyecek derecede önemlidir. Bu hızı, okuduğunuzu sindirmek ve zihne yerleştirmek için olabildiğince çok zaman kazanabilecek kadar artırmanız gerekiyor. Sırf okumak için ne kadar çok enerji ziyan olursa, okunanı belleğe yerleştirmek için gücünüz de o kadar azalır. Bu bölümün başında belirttiğim gibi, çoğu kimse bir metni küçük kelime grupları halinde okur. Bunun sonucu olarak da göz, debriyaja basmasını beceremeyen bir şoförün sürdüğü otomobil gibi, satırlar üzerinde bir duraklayıp bir kalkarak ilerler. Daha da kötüsü kelimeleri harf harf hecelemektir. En rasyonel okuma tekniği, olabildiğince uzun kelime gruplarının anlamını bir defada kavramaya dayanır. Burada ilkin satırları üç parçaya ayırarak okumak tavsiye edilebilir. Bu yolla göz adaleleri zamanından önce kesik kes