Rahatlık zehirli şaraptan daha kötüdür Hermason öğrencilerine ibret almaları için bir öykü anlatır: TaiKan çok ünlü bir saray mensubuydu. Savaşlar sırasında aldığı mevkilerle, çok yüksek bir resmi göreve atanmıştı. Bu, aynı zamanda etrafındaki bazı insanların onu kıskanmasına ve iftiraya uğramasına neden olmuştu. Bu yüzden rütbesi elinden alınmış, bölgesinden çok uzakta bir yere tayin edilmişti. Orada yapacak çok az işi vardı. Ama o yine de yaşam standartlarını düşürmedi ve boş zamanların rehavete kapılmadı. Her sabah çalışma odasından avluya yüz tuğla taşırdı ve akşam aynı tuğlaları geri taşırdı. İnsanlar onun bu davranışını çok merak ediyorlardı ve niçin böyle davrandığını sordular. O da, bu hayatında ülkenin kaybettiği toprağını tekrar geri almak istediğini; eğer çok rahat yaşarsa ve bu yaşantıdan hoşnut olursa hedefine ulaşamamaktan korktuğunu söyledi. Bir gün yeniden eski yerine atandı. Eski kentinde, eskisinden de çok meşgul olmasına rağmen, gücün
İyiliksever bir hareketten dolayı insanların zihni değişti Hermason anlatmaktadır: İmparator denetimindeki Hanedanlığın 10. yılında, Askeri komutan yardımcısı Uşipare'yi şehrine vali olarak atadı. O zaman, şehirdeki.%insanlar hastalıklardan çok korkuyorlardı; çünkü onlara göre tüm hastalıklar bulaşıcıydı. Bu yüzden, bir kişi hasta olduğunda, ailesi onu tek başına bırakıyordu. Hiç kimse bir hastaya bakmıyordu, hastanın kendi aile üyeleri bile... Böylece, birçok hasta sırf ilgisizlik yüzünden boşu boşuna ölmüştü. İnsanlar bu duruma alıştılar ve üstelik davranışlarında hem soğuk hem de tarafsız oldular. Uşipare, göreve geldikten sonra, bu kötü alışkanlığı sevgiyle değiştirmeye karar verdi. Bir yaz döneminde bir hayli insan hastalandı. Uşipare, kendi evindeki salonda hastalar için yataklar kurdu ve hasta olan tüm kişileri getirdi. Yüzlerce kişi salonu ve koridoru doldurdu. Uşipare, kendi parasıyla hem doktorları davet etti hem de ilaçları aldı. Gece gündüz hastala
Bir zamanlarda ünlü bir keşiş vardı. Bir gün, kendisini ziyarete gelen bilgini kabul etti. Bu bilgin kendini çok beğenmişti, durmadan konuşup, keşişe aydınlandığı şeyleri anlat' maya çalıştı. Keşiş sabırla dinledi ve aynı zamanda bilgine çay doldurdu. Çay fincanı çoktan dolmuştu fakat keşiş doldurmaya devam etti ve çay o fincandan taştı. Bunu görünce, bilgin hemen, "Çay taştı!" dedi: Keşiş nazik bir şekilde kendi kendine dedi ki: "Oh, bu çay fincanı çoktan doldu, o zaman daha fazla doldurulmaz." Çok zeki olan bu bilgin gerçeği hemen kavradı. O, kendinden hoşnut ve kibirli davranışını hemen düzeltti ve alçakgönüllü olarak keşişten nasihat dinlemek istedi, sonunda birçok faydalı şey öğrendi. Eğer bir kişi söylediklerinden hoşnutsa, nasıl ilerleyebilir ve kendisini geliştirebilir ki? Bu yüzden kişi alçakgönüllü olmalı, kendinden hoşnut ve kibirli olmasına izin verilmemeli diye söylenir. Çok ünlü bir Saabi öğretisi, "Kibir zarar verir, alçak gönüllülük fayd
Dürüst, namuslu ve güvenilir bir insan ol. Siliang, Şaabi ülkesinde yaşayan bir adamdı. O iyi kalpli, dürüst ve namusluydu. Aşırı derecede akıllıydı ve çocukluğundan beri öğrenmekten hoşlanmıştı. Daha 17 yaşındayken, vilayete ait milli servis sınavında birinci oldu. 24 yaşındayken, sultanın sarayında düzenlenen imparatorluğa ait milli servis sınavında birincilik kazandı. Bir devlet lideri olduktan sonra, memleketindeki yaşlı insanları unutmadı. O sıkça kendi maaşıyla memleketindeki çiftçilere yardımlar yaptı. Nerede görev yaparsa yapsın* daima normal kişilerin refahını düşündü ve onlara yardım etti. İnsanlardan yüksek takdir aldı. Birçok mevzuda sadece geniş ve derin bilgiye sahip değildi, aynı zamanda çok yüksek ahlak standartlarına da sahipti. Bunun dışında, kaligrafi ve resim yeteneği de güçlüydü. Birçok kişi onun kaligrafilerini veya resimleri hazine olarak toplamaya çalıştı. Onun etkisi ile oğlu da kaligrafiye ve resme ilgi duydu. Babasından kendisine resim çizm
Ufak şeyler, örneğin ses tonunuz, alelade olaylarda kelimeler çok anlamlıdır, çok şey ifade eder. İletişimde hassasiyet gösterme, davranışlarda değişmenin gücü bilme evli çiftlerin tatmin olmalarını diğerlerine göre yüzde 17 oran da arttırır. Yüz ifadenizi değiştirmek gibi ufak şeyler yapmanızın gerçekten önemi var midir? İnsanlar bukalemon gibi renk değiştirmezler. Tepkilerimiz daha çok yüz ifadelerinden, ses tonlarından ve vücut dilinden belli olur. Şunu düşünün: pir insanın yüz ifadesini anlamak saniyenin altıda birinden daha az zaman alır. Yüz ifadelerini on metre öteden görüp anlarız. Bunu* nasıl yapabiliriz? Tabii ki dikkat ederek, insanların yüz ifadeleri arkadaşlarının ne düşündüğünün belirtisine göre uyum sağlarlar. Yüz ifadelerinin önemli olduğunu düşündüğümüz için bu ifadelere dikkat ederiz. Bu yüzden de onlara tepki gösteririz. Tepki gösterdiğimiz için de yüz ifadelerimiz iletişimimiz için önemlidir. Bir dahaki sefere biri verdikleri yemek dav
Büyük ve kullanılmayan bir potansiyelin keşfedildiği bir alan daha var-, üst ve alt beyinler arasındaki ilişki.
Rasyonel beyin, "bilinçli" beyin, yeni beyin, entelektüel beyin, ve tıpta serebral korteks gibi değişik isimler verilen üst beyin, merkezi alt beynin üstünü kalın buruşuk bir battaniye gibi örten, girintili çıkıntılı "düşünme başlığı" dır. Üst beyin daha geç bir evrimsel aşamada ortaya çıktı ve kafatası boşluğunun gittikçe büyük bir oranını işgal ederek bugünkü en ileri aşamasına insanoğlunda, yunuslarda ve balinalarda ulaştı. Üst beyniniz daha ziyade entelektüel faaliyetleri ek almakta. Burada şunu not etmekte fayda var-, sağ ve sol beyinden sözettiğimiz zaman, aslında sağ ve sol üst beyinden söz ediyoruz.
Bilinçsiz beyin, eski beyin, sürüngen beyin, içgüdüsel beyin, ve duygusal beyin gibi değişik isimler verilen alt beyin, bilinçli beyninizin özellikle farkında olmak zorunda olmadığı günlük fa
Yaratıcı zekâmızı nasıl kullanabiliriz? Yaratıcılığın önündeki engeller nedir? Bunları aşmak için neler yapabiliriz?
Einstein, her çocuğun bir dahi olarak doğduğunu söylemiştir. Bu dahi yönünüze hala sahipsiniz. Kalbiniz ya da ciğerleriniz kadar sizin bir parçanız. Yalnız kullanılmadığı ölçüde atıl hale dönüşüyor ve karar verdiğinizde, dahinizi uyandırıp kullanımınıza hazır bir hale getirebilirsiniz. Evet, siz bir dahisiniz. Ama yaratıcı zekânızı harekete geçirmek için derinliklerinizde yeterince mevcut olduğuna inanmanız gerekiyor. Yaratıcılığımızı kullanmamayı bir alışkanlık haline getirdik. Şimdi ise yaratıcı gücümüzü aktif hale getirip güçlendireceğiz. Yaşlı bir marangozun emeklilik çağı gelmişti. İşveren müteahhidine, çalıştığı konut yapım işinden ayrılıp eşi ve büyüyen ailesi ile birlikte daha özgür bir yaşam sürmek istediğinden söz etti. Müteahhit iyi bir işçisinin emekli olacak olmasına üzüldü Ve ondan, kedisine bir iyilik olarak,