İnsan düşünce, duygu ve coşkularını kendi vücudunda bulunan ses yardımıyla söze dönüştürerek başkalarına anlatabilir. Ancak bu söze dönüştürme eylemi doğal yollarla gerçekleşmez. Nasıl ki bir müzik aletini çalmak için nota ile o aletin üzerinde çalışıp çaba harcamak gerekirse toplum karşısında söz söylemeyi öğrenmek için de önce metinler üzerinde çalışıp emek vermek gerekir.
Konuşma, sadece birtakım sözcükleri ses aracılığı ile başkalarının kulaklarına iletme olmadığı gibi dinleme de sadece işitmek demek değildir. Gerçekte tüm benliğimizle konuşmakta, “kulağımızla işitip zihnimizle dinlemekteyiz.
Kekemeliğini yenmek için Cicero’nun ağzına çakıl taşları doldurarak ne kadar büyük bir çaba harcadığını ve bu yolla başarıya ulaştığını birçok kişi bilir. Diksiyon, mecliste konuşan milletvekilleri kadar söz sanatını meslek edinmiş öğretmen, avukat, gazeteci gibi pek çok meslek sahibine de büyük yarar sağlar.
Dik
İnsanın varlığı başka insanların varlığı ile anlam kazanır. Bu anlamlılık başka insanlarla kurduğu iletişimle pekişerek artar. Konuşma toplumsal hayatın ayrılmaz bir parçası olan iletişimin en önemli öğelerinden biridir. Temelde çok yönlü ve karmaşık bir sistem olan konuşma, süreç içerisinde zihinsel gelişimle birlikte kişilik oluşumunu da etkiler.
Konuşma, sadece kelimeleri ses aracılığı ile başkalarının kulaklarına iletme olmadığı gibi dinleme de sadece işitmek değildir. Gerçekte tüm benliğimizle konuşmakta, kulağımızla işitip zihnimizle dinlemekteyiz, yani konuşma; duygu ve düşüncelerimizi, görüp yaşadıklarımızı, karşımızdakilere sözle iletme ve paylaşma işidir.
Doğru ve güzel konuşmanın birey ve toplum hayatındaki önemini kavrayarak doğru, güzel ve etkili konuşma becerisi kazanmalarını sağlamak programın temel hareket noktasıdır. Karşılıklı konuşmanın ilk istediği şey açıklık ve bütünlüktür. S
Diksiyon; bilgimiz, birikimimiz, yeteneklerimiz ne kadar zengin olursa olsun, bu donanımımızı doğru ve güzel konuşmayla karşımızdaki kişi ya da topluluğa aktaramıyorsak, sahip olduğumuz bu zenginliklerden, yeterince yararlanamıyoruz demektir. Dili doğru bir biçimde kullanıp, onu güzel, etkileyici bir konuşmayla aktarmak bir kimlik göstergesidir.
Diksiyon kursunda katılımcılara heceleri doğru vurgulaya bilme, cümle kurabilme, ses tonunu ayarlayabilme ve etkili konuşma gibi konularda bilgi ve beceri kazdırılması amaçlanmıştır.
Diksiyon Kursu İçeriği;
• İyi bir konuşmacıda olması gereken özellikler ve çevresel etkiler.
• Etkili konuşmanın ve iletişimin öneminin kavrama.
• Etkileyici ses tonunun konuşmada ve ikna etmedeki önemi.
• Dikkati canlı tutma, konunun ana fikrini yakalama.
• Konuş
Anlayarak Hızlı Okuma Eğitiminin temeli, gözlerin ve zihnin uyum içerisinde çalışmasını sağlamaktır. Bireyler ne kadar yavaş okurlarsa o kadar iyi anlayacaklarını düşünürler; oysa bu düşünce çok yanlıştır. Okumayı yeni öğrenen öğrenciler çok yavaş okurlar; ancak sorulduğunda okuduklarından hiçbir şey anlamadıkları ortaya çıkar. Zihnimiz her zaman tam kapasite ile çalışır.
Eğer biz onu yeterince meşgul edemezsek, yani yavaş okuyarak zihnimizin büyük bir bölümünü boş bırakırsak okuma eylemi dışında birçok şey zihnimizi meşgul edecektir. Nitekim öğrencilerin: "Ders çalışırken zihnime başka düşünceler geliyor ve kendimi bu düşüncelerden alamıyorum." şeklindeki şikâyetlerinin temeli işte bu noktayla yani zihni yeterince meşgul edememekle ilgilidir. Biz daha hızlı okuyarak zihnimizi meşgul edebilirsek başka düşünceler zihnimizde yer bulamayacak böylelikle daha kolay bir yoğunlaşma sağlamış olacağız. Anlayarak Hızlı Okuma Eğitmenliği E
Hafıza teknikleri sizi sürekli olarak tekrar etme zahmetinden kurtarıp, zihninizin el değmemiş noktalarını faaliyete geçirerek, bilgileri belirli noktalara depolamanızı sağlayacak ve günler, haftalar, aylar, yıllar sonra dahi istediğiniz her zaman bilgilerinizi çok rahat hatırlayabileceksiniz.
Günümüz dünyasında zekanın beyin hücrelerinin sayısının fazla olmasıyla değil, beyin hücrelerinin arasında bulunan bağlantıların fazlalılığıyla doğru orantılı olduğu anlaşılmıştır. Aslına bakılırsa bu herkes adına son derece iyi bir haberdir. Çünkü zeka beyin hücrelerinin sayısıyla orantılı olsaydı, neredeyse hiç şansımız kalmazdı. Beyin hücreleri çoğalmadığı ve bu hücreler maalesef ki öldükten sonra yenilenmediği için, zihnimizin potansiyelini artırmak ve zekamızı geliştirmek hiç bir şekilde mümkün olmazdı. Oysa beyin hücreleri arasında bulunan bağlar, bağlantılar güçlendirebilir ve istenildiğinde artırılabilir bir yapıya sahiptir. Yani zihinsel kapasitemizi ve yeteneklerimizi artırm
Kuantum Koçu, dinlemek, gözlemlemek ve danışanın bireysel ihtiyaçlarına uygun yaklaşımları belirlemek üzere eğitim almıştır. Danışanın doğal olarak yaratıcı ve becerikli olduğuna inanırlar; uygun ve güçlü soruları sorarak, danışanı çözüme götürecek stratejileri danışanın kendisinden edinirler. Kuantum koçun görevi, kişilerin içinde bulunduğu durumu fark etmelerini, arzu ettikleri hedeflere doğru yola çıkmalarını sağlayan farkındalık yaratmak ve kişinin kendi içindeki potansiyeli yükseltmek, danışanın beceri, yetenek ve yaratıcılığını geliştirmek için destek sağlamak amacıyla uygulanan yöntemlerdir.
Bilmek ve yapabilmek arasında büyük bir fark var. Belki çok kitap okudunuz, birçok seminere katıldınız, konferanslara, eğitimlere gittiniz ama arzu ettiğiniz bolluk ve bereket, zenginlik, sağlık dolu hayatı yaşamınıza geçiremediniz. Bu, sistemli bir çalışma yapmadığınız anlamına gelir. Her zaman için zihin sistemli bir çalışma ister.
Diksiyon sanatının öneminin farkında olmayan çok sayıda insan var. Topluluk karşısında söz söylemek zorunda olan bazı kişiler, güçlüklerle hatta başarısızlıklarla karşılaştıkları halde, diksiyona önem verip geliştirme çabası içerisine girmezler. Birçok aktör ve aktristin diksiyon becerileri de acınacak kadar kötü durumdadır. Onlar bu konuda bilgisiz olduklarından dolayı oynadıkları eserin temel fikrini seyirciye duyuramazlar ve işin kolayına kaçarak basitlik içerisine düşerler. Bu şekilde yazarın vermek istediği esas mesajı alt üst ederler. Tarih bilimi bize, Demosşenes ile Çiçeron'un söz sanatının zorluklarını yenebilmek adına ne kadar yoğun bir çaba sarfettiklerini anlatmaktadır. Günümüzdeki hatiplerin hemen hepsi kusurlarına hiç aldırmadan yalnızca bağırıp çağırmak suretiyle etki uyandıracaklarını umuyor, kendilerine bu konuda çok fazla güveniyorlar. Diksiyon eğitimi, mahkemelerde aktif olarak bulunan avukatlar, meclis kürsüs