Bu alıştırmanın her adımını titizlikle, rahatça, kolayca ve kendi temponuzda tamamlamak için gereken bütün zamanı kullanın. 1. İpucu Görüntüsünü Tanımlayın : Hayatınızın, kendinize karşı çok acımasız olduğunuz, özgüven eksikliğinizin olduğu belirli zamanını hatırlayın. Hayatınızda, gerçekten arzuladığınız o kişisel başarıya giden adımları atmak için gereken özgüvenin eksik olduğu, belki yakınlardaki belki de çok uzun zaman önceki bir anı hatırlayın: Olabileceğinizin en iyisini olamadığınızı hissettiğiniz bir zamanı. Ya da geleceğinizde olmasını beklediğiniz bir şeyi düşünün: Düşündüğünüzde sizi rahatsız ya da çaresiz hissettiren bir şeyi. Aslına bakarsanız, kendinizin o deneyimin içinde olmasına, gördüğünüzü görmenize, duyduğunuzu duymanıza izin verin. Bırakın, haya
İletişim Sözcüğünün Kökeni Üzerine; İletişim sözcüğü, Latince kökenli communication sözcüğünün karşılığıdır. Birbirlerine ortamlarındaki nesneler, olaylar, olgularla ilgili değişmeleri haber veren, bunlara ilişkin bilgilerini birbirine aktaran, aynı olgular, nesneler, sorunlar karşısında benzer yaşam deneyimlerinden kaynaklanan, benzer duygular taşıyıp bunları birbirine ifade eden insanların oluşturduğu topluluk ya da toplum yaşamı -içinde gerçekleştirilen tutum, yargı, düşünce, duygu bildirişimlerine iletişim diyoruz. Batı dillerindeki communication sözcüğünün, Latince'deki communis sözcüğünden gelişi de bunu gösteriyor. Benzeşenlerin oluşturduğu ortaklık ya da topluluk anlamına gelen bir sözcükten kaynaklanıyor communication ya da iletişim kayramı. Belirli bir coğrafya parçasında aynı Doğa koşulları içinde varlıklarını sürdürmek için araç ve gereçler bulan, bu konuda çeşitli bilgeler üretmiş bulunan, bunları belirli işbölümü yöntemlerine göre kullanan, kendi aralarındaki bu işbö
Alkışladığınızda ya da parmağınızı şıklattığınızda sesi mi daha önce duyarsınız, hareketi mi daha önce görürsünüz? Her ne kadar duymayı sağlayan mekanizmalar, görmeyi sağlayan mekanizmalardan daha hızlı çalışsa da, parmakların görüntüsüyle, çıkarılan ses aynı anda gerçekleşiyormuş hissi oluşmakta. Bir başka deyişle beyin, pek çok olayın aynı anda gerçekleştiği hissini vererek aslında bizi yanıltmakta. Beynin zamanla oynadığını fark edebilmek için basit bir deneme yapabilirsiniz. Aynanın karşısına geçin ve sol gözünüze bakın. Daha sonra bakışınızı sağ gözünüze kaydırın. Ne gördünüz? Dikkatle bakın. Bakışınızı sol gözümüzden sağ gözünüze kaydırırken her hangi bir hareket gözlemleyebildiniz mi? Cevabınız büyük olasılıkla hayır. Çünkü gözlerinizi diğer tarafa çevirmek belli bir zamanda gerçekleşen bir hareket olmasına karşın, siz gözlerinizin hareket ettiğini görmüyorsunuz. Aynı şekilde, gözlerinizi kırpıştırdığınızda aslında gözleriniz çok kısa süreliğine de olsa karanlıkta kalıyor.
Siz karar verene kadar kazanmak ve başarmak için yaptığınız her şey zaman kaybıdır. Karar, içsel disiplinin başlangıç noktasıdır. Karar, başarının başlangıç noktasıdır. Karar vermek, çok büyük bir gücün kaynağıdır. Hızlıca iyi kararlar vermek başarının direğidir. Karar şimdi alınmalıdır. böylece, yeni baştan karar almazsınız. Başarmak ve kazanmak için güvendiğiniz ve inandığınız etkili kararları almayı öğrenme sürecini hızlandırmak çok önemli bir etkendir, fakat bu genellikle görmezden gelinir. İnsanların büyük bölümü yaşamlarında olmak istedikleri yerde değildirler. Siz elbette yaşamınızda olmak istediğiniz yerde olabilirsiniz; fakat büyük ihtimalle değilsiniz, zararı yok. Her şekilde nerede olduğunuzdan sonuçta siz sorumlusunuz. Aldığınız kararlar sizin kararlarınızdır. Yalnız bazen sizin sorumlu olmadığınız kötü bir şey ortaya çıkar, yolunuzu keser ve kendinizi hapsolmuş gibi hissedersiniz. Tuzağa düşmüş gibi hissedebilirsiniz. Bu olanl
"Birinci sınıf zeka, iki karşıt görüşü aynı anda akılda tutabilme yeteneğidir." F. S. Fitzgerald Zekanın tek tip olduğu ve doğuştan sabit bir düzeyde olduğu inancı yıkılmaktadır. Howard Gardner'in çoklu zeka, Daniel Goleman'ın duygusal zeka konusundaki tezleri önemli tartışmalara yol açmıştır. Bilim dünyasının yeni projesi "Beyin projesidir." Genom gprojesi tamamlandı ve evrenin sırları konusunda önemli bir adım atıldı. Beyin projesi için 30 yıllık bir süre belirlendi. "Nasıl düşünüyoruz" sorusuna cevap vermek insanlığın sırlarının anlaşılmasında önemli bir hedef olmuştur. "World Future Society" (Dünya Gelecek Derneği) öğrenmelin gelişmesi, okul eğitimi ve onunla yakından ilişkisi olan IQ zekası konusunda ilginç görüşler öne sürmektedir. 1- Şimdiye kadar yapılmış en büyük makine olan INTERNET giderek büyüyecek ve önem kazanacaktır. 2- Beden gücünün yerini mekanik makineler aldı. Bilgisayarlar da zihinsel çalışmalar
İnsanın hafıza sistemi mükemmeldir ve hayranlık verir. Hafızamızda depolama ve buradan çekip çıkarma yeteneğimiz şaşırtıcıdır. Hafızamızla elde ettiğimiz becerilerin listesini yapmak güçtür. Oysa her birimiz adlarını tam hatırlamasak bile binlerce yüzü, yeri, sesi, kokuyu bilir, ayırt ederiz. Daha önce bir filmi (sayısız görüntüsüne rağmen) gördüğümüzü, bir espriyi duyduğumuzu veya bir yazıyı okuduğumuzu hemen söyleyebiliriz. Her birimiz genellikle çok eski benzer özelliklerini biraz saçın, iki gözün, iki kaşın, bir burnun, bir ağzın, bir çenenin, bir ten renginin biraz değişikliklerle yeniden düzenlemesiyizdir. Ancak, her insanın yüzü bir telefon numarasından daha iyi hatırlanır. Bir oda, bir resim ve bir sokak da böyledir. Buralarda bir şey değişmişse neyin değiştiğini söylememiz güç olsa bile, değişmeyi hemen farkederiz. Bunlar pasif hafıza faaliyetine dayanır. Bir de tecrübe ile kazanılanlar, (nasıl konuşulacağını, nasıl davranıla-cağını, nasıl yemek pişirileceği
Akletmenin, akıl yürütmenin, tüm zihinsel faaliyetlerin beyinden kaynaklandığı bilinir. Ancak şu sorunun cevabı henüz verilmiş değildir: Bir madde yığını olan milyarlarca hücreden meydana gelen beyinde, bilme, düşünme, akıl yürütme gibi zihinsel melekeler nasıl oluşmaktadır? İkibinli yılların başında bilimin cevaplaması gereken bu soru, hem konuyla ilgili uzmanların hem de zihnin, özellikle şuurun kökenini merak eden felsefecilerin kafalarını kurcalıyor. Şuur, bugün üzerinde çok durulan bir konu. Çünkü genel anlamıyla biyoloji, özelde nöroloji hayatın bir sürü sırrını gözle görülür bir nitelikte açığa çıkarma iddiasını hâlâ sürdürüyor. Bunu da maddi bileşelerine indirgeyerek, parçalarına ayırarak yapmaya çalışıyor. Oysa, beyni ne kadar indirgerseniz indirgeyin, ne kadar ayrı parçalara bölerseniz bölün, arada bir zihnin ya da şuurun çıkamayacağı açıktır.
90'h yıllar bu sırrın çözümlenmesi yolunda önemli mesafeleri alındığı yıllar olarak