Meditasyon Yapın, Bulacaksınız, Dua, Tanrı 'yla konuşmaktır. Meditasyon ise Tanrı'yı dinlemektir.böylece, kendimi araştırmakta kullandığım ilk alet ya da alıştırma meditasyon oldu. Gazeteci dostlarım ve etkili, güzel konuşma yeteneğine sahip alaycı tanıdıklarım meditasyona ‘daldığımı’ ilk öğrendiklerinde bana ifadesiz yüzlerle bakıp, ‘Oh,’ ‘Öyle mi?’, ‘Uh-huh’ gibi müphem karşılıklar verip çabucak konuyu değiştirdiler. Itrinden birkaç tanesi ise ‘Oh, harika!’ diye tepki gösterdi ama aslında çok verimli olabilecek bir sohbeti sürdürmekten kaçındı. Gerçekten sevdiğim kişiler ise gözlerime bakıp, ‘Shirl, meditasyon dediğin şey nedir? Yani meditasyon yaptığında ne yapıyorsun?’ diye sordular. Öyleyse, önce meditasyonun ne olduğundan başlayalım. En basit şekilde açıklarsak, benim için meditasyon, sessizce içe yönelebilmek için bedenimi ve zihnimi gevşetme sürecidir. Bunun olabilmesi için, sessiz bir yere ihtiyaç duyarım (en 'azından, başlangıçta, örneğin kalabalık bir hava
Bahanelerden Kurtulmak ; Başarılı insan her türlü engele rağmen çalışmaya devam edendir, ilerlemenin durdurulduğu yer, engellerin bahaneye dönüştüğü yerdir. Bir insanın kendisine yapabileceği en büyük kötülük karşılaştığı zorluklara teslim olmasıdır. Dünya kar ve tipi ile karşılaşmak zorunda kalmadığı bir kış yaşamamıştır. Hayat engellerle doludur ve kim olursa olsun, tüm insanlar bir gün mutlaka o engellerle yüzleşeceklerdir. Zengin veya fakir, meşhur veya unutulmuş bir insan olsun herkes, hayat yolunda aynı geçit vermez dağlarla yüzleşecektir. Bazıları hayatın dağlarıyla erken yaşlarda yüzleşirler. Onlar erken yaşlarında yukarılara baktıklarında zengin ailelerin çocuklarının kendilerini geçtiklerini düşünür, kaderlerinin kendilerine adaletsiz davrandığını sanırlar, ama yıllar geçer; çıktıkları zirveden aşağıya bakarlar. Bir zamanlar çok yukarıda gördükleri insanların küçük tepeleri bile aşamayışlarına hayret ederler. Başarının gerektirdiği ücreti ödemekten k
Başarı aynı yönde sonuna kadar gitmektir. ‘Nereye gideceğini bilen kişiye yol vermek için dünya bir yana çekilir.’ Hangi yönde nereye kadar gidiyoruz? Tam olarak ne istediğinizi bilirseniz, çevrenizdeki güçler size nasıl yardımcı olacaklarını bilirler. Zihninize ne yapmak istediğinizi söylerseniz onu yapmak için çalışır. ‘Nereye gideceğini bilmeyen gemiye hiç bir rüzgâr fayda vermez.’ sözü hedefsizliğin gerçek sonucunu ortaya koyuyor. Ne yapmak istediğinizi bilmiyorsunuz, ama çevrenizde binlerce fırsat rüzgârı uçuşmaya devam ediyor. Hedefiniz yoksa fırsatları nasıl kullanacağınızı, yelkenlerinizi ne şekilde ayarlayacağınızı bilemezsiniz. Kendilerini başarısızlığa mahkûm edenler hedefi, zihinde dolaşıp duran hayallerle karıştırırlar. İsteklerin, dileklerin hedef olduğunu sanırlar. Sonuçta hedefsizliklerini değil de talihsizliklerini suçlarlar. Onlara, isteseler neler yapabileceklerini söyleseniz, inandıramazsınız. Büyük işler başaranların, bunu sadece hedeflerine borç
Kocanız terfi etmeye hazır mı? Değilse bunun için ne yapıyor? Karısı olarak bu konuda siz ne yapıyorsunuz? Başlangıçta, pek az kimse gelecekleri hakkında bir fikre sahip olur. İstedikleri görevi belki on, onbeş yıl sonra elde edebileceklerini ümid ederler. İlerleyebilmek için işlerini daha iyi öğrenmek zorundadırlar. Bu öğrenme de, tecrübe ve özel çalışmalarla mümkündür. Bazı büyük firmalar, kendi personeline yetiştirme kursları açarlar. Bazıları da masraflarını kendileri karşılamak suretiyle, elemanlarını özel olarak terfiye hazırlarlar. Tecrübeler her iki şeklin de olumlu sonuçlar verdiğini göstermiştir. Örneğin, kunduracı olan Charles C. Frost, her günün bir saatini çalışmaya ayırarak ünlü bir matematikçi olmayı başarmıştır. Georg Stefenson, bir mühendis için gerekli olan matematiği geceleri öğrenmekle lokomotifi icad etmiştir. James Watt, ticaretle uğraşırken kimya ve matematiği öğrenerek buhar makinesini keşfetmiştir. Bütün bu saydığı
'Detroit'te bulunan bir elektrik şirketinde haftada 11 dolar ücretle genç bir makinist çalışıyordu. Günde 10 saat mesai yaptıktan sonra akşam evine geliyordu ve genellikle, bu andan gecenin yarısına kadar olan zamanı da, evin arkasında bir köşede, kafasında tasarlamış olduğu yeni bir makina üzerinde çalışmaya ayırıyordu. Çiftçilikle uğraşan babası, oğlunun vaktini boşa geçirdiğini düşünüyordu. Komşuları da gece yarılarına kadar yılmaksızın çalışan bu gence "çatlak kafa" diyorlardı. Herkesin kendisiyle alay etmesine aldırmaksızın o bıkıp usanmadan çalışıyor, çalışıyordu. Geceleri, devamlı olarak çalışırken ona karısından başka kimse yardım etmiyordu. Uzun kış gecelerinde, dişleri, soğuktan birbirine vururken bile o elinde petrol lâ
Coşkuyu Arttırmanın Kuralları; Uygulandıkları takdirde bu altı kuralın olumlu sonuçlar verdiğine şahit oldum. Kocanıza bir kere tecrübe etmesini rica edin. Herhangi bir insanın coşkusunu arttırıp heyecanını yükselteceği garanti edilebilir. İsterseniz birlikte inceleyelim: 1- İşinizin her türlü özelliği ile, bütün olarak bunların kuruluş ile ilişkilerini öğrenmeye çalışın. İnsanların birçoğu, kendilerini, büyük bir havuzda küçük bir kurbağa gibi farz ederek, kendilerine verilen işin dışında hiçbir şey öğrenmek istemezler. Bilmem iki adamın hikâyesini hatırlar mısınız? Bir gün yan-yana çalışan iki işçiye sormuşlar: "Ne yapıyorsunuz?" diye. Bunlardan birisi: "Tuğla diziyorum" diye cevap verirken diğeri: "Katedral yapıyorum" cevabını vermiş. Yaptığı iş hakkında bilgi sahibi olmak veya verim almak insanın isteğinin artmasına sebep olan faktörlerdir. Meşhur Amerikan kadın gazetecilerinden Ida M. Tarbell bir seferinde 500 kelimelik bir makale için haftalarca m
NİCK Alexander'in arzuladığı tek şey kolej eğitimi görmekti. O, çocukların sabahtan akşama kadar dinlenmeksizin çalıştırıldıkları, sevgi ve şefkatten uzak bir yetimler yuvasında büyümüştü. Nick, zeki ve çalışkan bir çocuktu. Bu özellikleri sayesinde on dört yaşında liseyi bitirmeyi başardı. Sonra hayatını kazanabilmesi için yuvadan serbest bırakıldı. Bulabildiği tek iş bir terzi atölyesinde oldu. Buradaki işi, çok az bir ücret karşılığında dinlenmeksizin dikiş makinesini kullanmaktı. Daha sonraları atölyenin bir sendikaya üye olarak girmesiyle ücretler arttırılarak, çalışma saatleri de kısaltıldı. Nick, kolej hülyasının gerçekleşmesinin kolay olmayacağını anlamıştı. Kendi duygularını etkileyen bir kızla evlendikten sonra hayatının akışı değişti. Bunun farkına varan Nick, önüne çıkacak fırsatlardan istifade etme kararlılığındaydı. Kısa bir süre içerisinde, neleri var neleri yoksa hepsini bir araya getirerek bir emlâk bürosu açtı. Bu arada küçük sermayeler