Bir profesör dersine girdiği öğrencilere bir soru sorar. Sorunun cevabını yazılı olarak ister. Soru şu: ‘Risk nedir?’ Bütün öğrenciler harıl harıl kağıtları doldururlar fakat bir öğrenci kağıdın üzerine sadece iki kelime yazar: ‘Risk budur.’ Hoca kağıtları okur: Bir kişi yüz, diğerleri zayıf almıştır. Sizin de tahmin ettiğiniz gibi sadece o öğrenci yüz alır. İkinci defa yazılı olurlar. Hoca yine aynı soruyu sorar: ‘Risk nedir?’ Bütün öğrenciler: ‘Risk budur.’ şeklinde kâğıt teslim ederler. Sadece o öğrenci, geniş geniş açıkladıktan sonra ‘Risk budur.’ diyerek kağıdı hocaya verir. Hoca sonuçları okuyunca bir öğrenci yüz alır. Diğerleri yine zayıf alır. Hoca bu yolla, riski en iyi şekilde anlatmış olur. Olayı yaşayarak öğrenme, en iyi öğrenmedir. Nasrettin Hoca, damdan düşünce ziyaretine gelenlere boşuna dememiş: ‘Damdan düşen yanıma gelsin.’ diye.
Hiç riske girmezsen kazanma ihtimalin sıfır olur. Riske girdiğin an, kazanma ihtimalin bir anda % 5
Bahar mevsimi, toprak içinde iki tohum yan yana yatıyordu. Buğday tohumu yanındaki yulaf tohumuna seslendi:
- Ben köklerimi torağın derinliklerine salmak, filizimi toprağın üzerine salmak istiyorum. Baharın müjdecisi olmak, ileride tomurcuklar açmak ve güneşin sıcaklığını yapraklarımın üzerinde, rüzgarın serinliklerini başımda, hissetmek istiyorum. Yulaf tohumu korkulu bir sesle: Ben korkuyorum. Köklerimi salarsam kurtlar kemirmeye kalkar, filizlerimi toprağın üstüne gönderirsem belki de kuzular beni bekler. Tehlikeler beni korkutuyor. En iyisi uygun zamanı beklemek... Hem burada sırtüstü yatmak, bana çok zevkli geliyor. Elimi sıcak sudan soğuk suya dokundurmak ve bir maceraya sürüklenmek istemiyorum.&nb
Zamanı değerlendirmek ile ilgili şu örnek çok hoşuma gider: Bir profesör elinde aynı materyallerden oluşan iki torba ile sınıfa girer. Torbanın birini açar. İçerisinden dört adet küçük siyah poşet ile bir şişe çıkarır. Öğrencilere seslenir: ‘Çocuklar beni dikkatlice izleyin ve sorduğum sorulara sadece cevap verin. Ben sizlere unutamayacağınız bir ders vermek, bir dersi anlatmak için bu kadar zahmete katlandım. Deney sonunda soru soracağım, bilenleri mükâfatlandıracağım. Şimdi gördüğünüz gibi şişe, siyah poşetin birini açıyorum, içindeki büyük taşları şişenin ağzına kadar dolduruyorum. Gençler! Bakın şişe dolu mu boş mu?’
Şişenin taşla dolu olduğunu gören öğrenciler, hep bir ağızdan ‘dolu’ diye bağırırlar. Hoca bu sefer ikinci siyah poşeti açar. içinde bulunan çakıl taşlarını, büyük taşların arasına döker. Ağzına kadar bu şekilde doldurur. Yine öğrencilere dolu mu boş mu diye sorar. Öğrenciler hep bir ağızdan ‘Bu sefer dolu hocam.’ diye bağırırlar. Ho
‘Her insanın kendisinden yüz sene sonrasının planını yapması lazım.’ Mevlana
‘Bir yıl sonrasını düşünüyorsan tohum ek; on yıl sonrasını düşünüyorsan ağaç dik; yüz yıl sonrasını düşünüyorsan çocukları eğit.’ Konfüçyüs İhsan Doğramacı ile bir spiker konuşurken, Doğramacı cebinden bir küçük defter çıkarır. Spikere şunu söyler:
- Benim bütün hayatım plan dahilindedir. Burada 20 yıl sonra ne yapacağım yazılı, deyince, spiker şaşırarak:
- Ama efendim yaşınız 80 küsur, daha o kadar yaşayacağınızı nerden biliyorsunuz? Doğramacı gülerek şu cevabı verir:
- Orasını Allah bilir kızım. Azrail (as.) geldiğinde bendeki planı görür de belki canımı planım bitinceye kadar almaktan vazgeçer... Her öğrenci hayatında en az birkaç kez çalışma
Şöyle bir söz vardır. Gözüne kibriti veya bir çöpü çok yaklaştırırsan, ormanı göremezsin. Küçücük bir şeye olduğundan fazla değer verirsen; ondan, mukayese edilemeyecek kadar değerli olanları göremezsin. Bundan dolayı gözümüzün önündeki şeylerin arkasına ara sıra bakarak, küçük şeyler uğruna neleri kaybettiğimizi görürüz. İleride ‘Tüh! Ne büyük hazineleri kaybetmişiz.*.' dememek için şimdiden, şu soruları kendimize soralım. ‘Hayatımızda en fazla neye zaman ayırıyoruz? Bu zaman ayırdığımız şeyler gerçekten zaman ayırmaya değer mi? Bunlardan çok daha fazla zaman ayrılması gereken konular var mı? Kendime rehber edindiğim, modellediğim insanlar, en çok neye zaman ayırmışlar?’ Öğretmen arkadaşlara ‘Niçin kitap okumuyorsun?’ diye sorduğum da, ortak klişe cevap hazır: ‘İnan ki zamanım yok. Zaman bulsam okurum.’ diyor. Ben de: ‘Dün akşam ne yaptın, anlatır mısın?’ dediğimde bana filmlerden bahsetmeye başlıyor. Demek ki zaman yok demek 'Boş işlere zaman var, dolu işlere yok.' demek ol
Çukurova Üniversite Anestezi Bölümü ikinci sınıfında okuyan, arkadaşlarına göre birkaç yıl yaşlı olan Mehmet Kışla, tıp fakültesi öğrencisi bir kızla tanışır. Mehmet, yüksek okulu bitirip, YGS, LYS, sınavına girip, Açıköğretim üçten devam ederek askerliği kısa dönem olarak yapmayı düşünür. Okulunu bitirmesine iki ay kala (Kız da son sınıfta okuyor.) ailesiyle birlikte kızı istemeye giderler. Bütün herkesin içinde kızın babası Mehmet'e şunları söyler:
- Oğlum Mehmet, şunu unutma! Davul bile dengi dengine dövülür. Benim kızım altı yıllık tıp mezunu; sen ise sıradan iki yıllık bir anestezi mezunusun. Nasıl oluyor da sen bu seviyen ile kızımı kendine denk görebiliyorsun. Bu iş kesinlikle olmaz. Sen kendine göre birini bul. Kusura bakmayın.
Kapıdan morali bozuk, süklüm püklüm çıkan Mehmet, o andan itibaren derslere yumulur. İki ay boyunca odasından çıkmadan YGS, LYS 'ye çalışır. Daha önceki hedefi Açıköğretim Fakültesi iken, şimdi en az tıp fak
Ben çalışkan olmak istiyorum, ben kariyer yapmak istiyorum, ben insanların gıpta ile baktığı bir meslekte hayatımı sürdürmek istiyorum, ben gerçekten yaptığım işi severek yapmak istiyorum mu diyorsunuz? O zaman niçin yerinizde duruyorsunuz? Şarkıda geçtiği gibi un, yağ ve şeker varsa o zaman niçin helva yapmıyorsunuz?
Gençler! Lafla peynir gemisi yürümüyor. İnsanın konuşmasına bakmazlar hal ve hareketlerine bakarlar. Ne diyor Ziya Paşa:
Ayinesi iştir kişinin lafına bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde
(Bir insanın 'Ben akıllıyım, ben mükemmelim, ben çok çalışkan öğrenciyim...' gibi sözlerine bakıp da aldanmayın. O insanın ortaya koymuş olduğu bir esere bakın, ondan sonra o insan hakkında hüküm verin.)
Konuşmaya gerek yok. Yapacağım, edeceğim demeye de gerek yok, yap ve 'İşte eserim.' de... Şunu da unutmayalım: Isıracak it dişini göstermezmiş. Çal