NLP başlı başına pozitif bir düşünce sistemidir. İnsanların bazıları geçmişteki kötü olaylara takılarak hayatlarını sürdürürler; bazılarıysa geleceğin kaygılarıyla mutsuz bir hayat yaşar. NLP, insana geçmişten ders alarak bugüne odaklanmayı ve geleceği planlamayı öğreten bir bilimdir. NLP'nin geçmişi temizleme teknikleri ile kişiler geçmişteki kötü olayların etkisinden kurtulup, hedef belirleme teknikleriyle de bir misyon ve vizyon belirleyerek geleceğe umutla bakarlar. Bu sayede de günlük hayatlarını daha pozitif yaşama şansına sahip olurlar. NLP duygu ve düşüncelerimizi, bizi daha iyi bir duruma getirecek şekilde kullanmanın yollarını gösterirken, iç ve dış iletişimimizin nasıl olması gerektiğini de anlatır. Son yıllarda NLP ile satış ve pazarlama alanında birçok yenilik yapılmıştır. NLP (Neuro Linguistic Programming), insanların hayatı algılama biçimi, davranış süreçleri ve bu davranışları meydana getiren zihinsel süreçler üzerinde durarak, doğduğumuz andan it
Eğitim koçluğu iyi kötü demeden tüm öğrencilerin kendilerini tanımalarını ve kişisel stratejilerini belirleyebilmelerini sağlamak için profesyonel destek sağlayan bir çeşit danışmanlık hizmetidir. Bize göre kötü öğrenci yoktur, sadece öğrenme yöntemlerini ve nasıl çalışacağını bilmeyen öğrenci vardır. Eğitim koçluğunun amacı, öğrenciye doğru bilgiyi sağlıklı ve eksiksiz biçimde nasıl, nerede, ne şekilde, hangi yöntemle ne kadar zamanda öğrenmesi gerektiğini öğrenmesini sağlamaktır. Öğrencinin birey olarak içinde bulunduğu anda durduğu konum ile gelecekte durmak ya da olmak istediği durum veya konum arasındaki farkı en aza indirmeyi hedeflerken, bireyin hayatını ful potansiyelle yaşamasını sağlamak için erken yaşlarda verilen hizmettir. Bireyin kendine inanmasına, güçlü yönlerini kullanmasına yardımcı olur, başarılı yönlerini hatırlatır. Koçluğun temel işlevlerinden biri olan; strateji oluşturmak, bir eylem planı yaparak, kişinin yol haritasını çıkarmaya erken yaşlarda ba
Okuma ve anlama hızını artırmak için ne okuduğunuzu bilmeniz çok işinize yarayacaktır. Bir metni okumaya başlamadan önce o metinden ne almak istediğinizi bilirseniz istediğinize daha kısa yoldan ulaşırsınız. Roman okumak, gazetede bir köşe yazısı okumaktan farklıdır. Romanda anlatılan çevreyi tahayyül eder, karakterlerin betimlemesini yaparsanız okuma hızınızdaki artışı gözlemleyebilirsiniz. Beyin geçmişteki bilgiler sayesinde bir kelimenin hepsini göremese bile tamamlama yeteneği ile kelimelerin ne olduğunu anlayabiliyor. Geri dönüşlerinin önüne geçmek için sorular, kalemle takip ederek de okunmasında fayda vardır. Kitap okumayı seviyorsunuz ancak yoğun iş trafiğinde okumaya zaman ayıramıyorsunuz. Okumak için ayırdığınız 10-15 dakikada topu topu 20-25 sayfa okuyorsunuz. Elinize aldığınız bir kitap bazen haftalarca çantanızda, masanızın üstünde duruyor ama bir türlü onu bitiremiyorsunuz. Teorik olarak insan beyninden, bilinçli olarak bir şey düşünmese bile,
Sözle, bir fikri, bir dâvayı dinleyenlere aşılamak işi çok eskidir İnsanlar, yazıyı bulmadan çok önceleri, sözle bir fikri söylemeyi, inandırmayı uygulamışlardır. Bu bakımdan, yazılı sanat türlerinden önce, sözle bir fikri söyleme türü olan hitabet türü meydana gelmiştir. İlkçağda, toplumlara karşı bu çeşit söz söyleyerek fikir ve düşünce yayma fikri, özellikle Yunan ve Romalılarda yetişen Demosten, Cicero gibi hatipler, söz söyleme sanatının ünlü kişileridir. Hitabet sanatı eğitimi, konuşma sesinin eğitilmesi, ses tekniği becerilerinin geliştirildiği bir derstir. Bu eğitimin amacı, telaffuz organlarını en iyi biçimde kullanılmasını sağlayarak; vücudun ve sesin itilimlerinin doğru çalıştırılması ve yönetilmesini sağlamak; ses tonu, konuşma temposu, ezgisellik, tümce yapısı, sözcük seçimi ve vurgulama temrinleri ile çocuğa konuşmasına doğru ve etkileyici bir anlatım biçimi kazandırmaktır. Halka hitabet birçok biçimde yapılabilir: bir halk konferansında geniş bir di
Mutlaka hepimizin hayatında olduğu gibi senin de hayatında kötü giden zamanların olmuştur. Bu zamanlarda her şeyin hep üst üste geldiğini düşündüğün zamanlar da olmuştur. Zaten hep öyle olur. Hayatımızda bir sorun yaşandığı zaman sorunlar hep üst üste gelir. Aslında gerçekte olması gereken bu değildir. Sadece düşünmeyle bilinçaltını etkileyemeyeceğin kaçınılmaz bir gerçektir. Düşüncelerini içselleştirmen ve onlara gerçekten inanman gerekir. Örneğin topluluk karşısında konuşmayı beceremeyen bir insan, bütün denemelerinde başarısız olduğu için artık bilinçaltına sen toplum karşısında konuşamayan bir bireysin, kendini artık böyle kabul ettin, sen busun mesajını fazlasıyla kayıt etmiştir. Bundan kurtulmanın yolunu bazen tek başına bulmak çok zordur. Profesyonel birinden yardım almak gerekir. Bilinçaltı yönetimi ile ilgili kullanılan en basit yöntemlerden biri de subliminal mp3lerdir. Buna bilinçaltına ses ile müdahale etmek diyebiliriz. Subliminal mesajlar bilinçaltım
Okumayı öğrenmeye başladığımızdan beri edindiğimiz ve hemen herkeste bulunduğu için farkına varamadığımız bazı alışkanlıklar nedeni ile okuma hızımız, insanın sahip olduğu kapasiteye göre hayli yavaştır. İnsanlar sadece göz ve beyin arasında olması gereken okuma işleminin arasına bazı lüzumsuz alışkanlıklar katarlar. Kimi duyulacak şekilde (özellikle çocuklar) sesli okur, kiminin okurken dudakları kıpırdar, kimileri ise yazıyı içinden kelime kelime okur. Bütün bu kötü alışkanlıklar okuma süresince ekstra bir güç sarfettirdiğinden okurken çabucak yorulmaya da sebep olurlar. Halbuki okuma sırasında ağız, dil, dudak, damak ve gırtlak gibi organların çalışmalarına hiç gerek yoktur. Yavaş okumamızın birinci nedeni gözümüzün görme alanını iyi kullanmamamız yani okurken her kelimeye tek tek bakmamızdır. Bu şekilde normal bir satın okumak için gözümüzü 8-12 kere hareket ettirmemiz gerekir. Halbuki gözümüzün bir bakışında birden fazla kelimeyi görebildiğimizden aynı uzunluktak
Diksiyon eğitiminin amacı; katılımcıların Türkçe’nin kurallarına uygun; akıcı, anlaşılır ve güzel konuşma becerisi geliştirmelerini, kendilerini etkili bir biçimde ifade edebilmelerini, ses-bilim açısından tüm seslerin doğru ve güzel söylenebilmesini, bireyin sesini etkili bir biçimde kullanabilmesini sağlamaktır. İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli yeteneği; düşünebilme, düşündüğünü ifade edebilme ve en önemlisi de öğrenme yeteneğidir. Birçok aktör ve aktristin diksiyon becerileri de acınacak kadar kötü durumdadır. Onlar bu konuda bilgisiz olduklarından dolayı oynadıkları eserin temel fikrini seyirciye duyuramazlar ve işin kolayına kaçarak basitlik içerisine düşerler. Bu şekilde yazarın vermek istediği esas mesajı alt üst ederler. Tarih bilimi bize, Demosşenes ile Çiçeron'un söz sanatının zorluklarını yenebilmek adına ne kadar yoğun bir çaba sarfettiklerini anlatmaktadır. Günümüzdeki hatiplerin hemen hepsi kusurlarına hiç aldırm