Yıllarca çalışmanın iki büklüm ettiği bir ihtiyar adam?' ormanda çalı çırpı topluyordu. Topladıklarını bir araya getirdi, bağladı, zor zahmet sırtlanarak kulübesine doğru yola çıktı. Yolda uzun yıllar boyunca ne kadar çok çalıştığını düşündü ve kendi kendisine acımaya başladı. Birdenbire, artık bu hayata daha fazla dayanamayacağını gösteren bir tavırla sırtındaki çalı çırpı yükünü yere fırlattı ve kendi kendine söylendi: 'Eğer hayat bu ise, artık tahammülüm kalmadı. Ölüm meleği bir an önce gelsin ve benim canımı alsın daha iyi. Ölmenin yaşamaktan daha iyi olduğunu söyleyen ihtiyar adam daha sözlerini tamamlamamıştı ki, ölüm meleği karşısına çıktı ve ona: 'Beni çağırdığınızı duydum. Bir isteğiniz mi var efendim?' dedi. İhtiyar adam cevap verdi: 'Lütfen, efendim, şu çalı çırpı demetini sırtıma yüklemede yardım eder misiniz?' Sıkıntı yaşamaya başladığımızda, şartları ya da başkalarını suçlamaya başlarız. Suçlayarak problemi ortadan kaldıramazsınız.<
Başkalarıyla birlikte oynama Başkalarının haklarına saygı gösterme Kurallara ve düzenlemelere uyma Kendini kontrol etmede gösterdiği gelişme Sorumluluk kabul etme Tutumlarında olumluluk sergileme
Öğrenmeye karşı istekli olma Çalışma Alışkanlıkları ve Tutumları Yönergeleri takip etme Başladığı işi bitirme Bağımsız olarak çalışabilme Başkalarıyla birlikte çalışabilme Malzemeleri özenli kullanma Dinleme becerilerinde gelişme Tertipli olma Grup tartışmalarına katılma İkinci bölüme "Öğrenme ve Becerilerdeki Gelişme" ya da "Okul Başarısı ve Çaba Gösterme" adı verilebilir. Bu bölümde genelde şu alt başlıklar yenilir:
Dil Becerileri: Fikirleri ve yaşadıklarını başkalarıyla paylaşma Fikirlerini net olarak ifade edebilme Anlatılan hikâyelere ve şiirlere yerinde tepkiler verebilme Dinleme becerilerinin durumu Matematik Sayıları anlayarak kullanma Matematik kavramlarını anlama Problemlerin çözümünde mantık yürütme Sayı g
Anne-babanın her ikisinin de çalıştığı evlerde ve tek ebeveynin olduğu evlerin bir kısmında gündemdeki soru çocuğa anaokulu öncesinde bir programa gönderip gönderme mek değil, bunun ne şekilde bir program olacağıdır. Eğer bütün gün ya da günün bir kısmında evde bakacak kimse yoksa yararlanabileceğiniz çeşitli seçenekler mevcuttur:
1. Oyun grubu: Gündüz bakım ve diğer programlarda olduğu gibi, oyun grubunda da çocuklar oyunlarını düzenlenmiş bunun tersi bir durum söz konusu olacaktır. Hatta bazı kreşlerde de oyunlar tıpkı anaokulunda olduğu gibi birlikte oyun oynayacakları çocukların seçimi, hangi grubun hangi oyuncaklarla oynayacağı vb. düzenlemeler öğretmen tarafından yapılır.
Çocuk, oyun grubu programında, oyuncakları ve elişi faaliyetleri malzemelerini paylaşmayı öğrenir. Anne-babaları dışında yetişkinleri tanırlar. Bir gruba ait olmanın nasıl bir şey olduğunu hissetmiş olurlar. Kendine güvenleri ve bağımsız
En önemli okul öncesi programı, bir kurumun çatısı altındaki değil devamlı evde yürüttüğünüz çalışmalardır. Öğretmenler, okula ilk başladıklarında kelimeleri biraraya getirip cümle kurmayı başaramayan öğrencilerden söz eder. Neden? Çünkü onlara devamlı birşeyler söylenmektedir; karşılıklı konuşma nadir yapılır. Çocukların söyledikleri pek dinlenmez. Sonuç olarak, değerli bir alıştırmadan -karşılıklı konuşmadan- yoksun bırakılmış olurlar.
DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]
Televizyon seyretmeyen bir çocuk pek bulamazsınız. Eğer çocuğunuz da çok seyredenler grubuna dahilse, diğer çocuklara oranla kelime hazinesinin daha zengin; bakış açısının daha geniş ve genel bilgisinin daha fazla olacağı kesindir. Fakat, seçici olmalı ve çocuğunuza da seçici olmasını öğretmelisiniz. Birlikte izlediği şeyler hakkında konuşun: Neyin eğlenceli, neyin ilginç, neyin yeni ya da farklı olduğundan söz edin. Seyredeceği şeyler hakkında konuşun. Ne seyredeceği ve ne zaman seyredeceği konusunda plânlar yapın. Televizyonu bir ceza aracı olarak kullanmamaya dikkat edin. Televizyon ve çocuklar hakkında ilginç bir durum vardır: Dikkat kolaylıkla dağılabilir. Eğer o sırada daha aktif bir olay söz konusu ise, çocukların çok azı pasif seyretme durumunu devam ettirir. Televizyonun çocuğunuz üzerinde nasıl bir etki yaptığını belirlemeye çalışın. Eğer televizyona çok düşküme, bu sahte bir dünyanın etkisi altında olduğunu gösterir. Ekrandaki görüntülerle değil gerçek ins
EVDEN KAÇAN ÇOCUKLAR üzerinde yapılan araştırmalarda, zihinsel özürlüleri hariç, hemen hepsinin aileleriyle sorunları olduğu görülmektedir. Ailede şiddetli geçimsizlik, işsizlik, fakirlik, dayak, eğitimsizlik gibi olumsuzluklar öncelikle çocukları etkilemektedir. Çocuklar sıcak aile ortamından, sevgiden, ilgiden ve şefkatten mahrum olarak büyümektedirler. Bu çocuklar kendi ayakları üzerinde duracak yaşa geldikleri zaman sıkıcı aile ortamından, dayaktan, kötü muameleden ve sefaletten kurtulma hayalleri kurmaya başlarlar. İlk fırsatta ellerine bir yerden para geçince, iyi bir iş bulmak, ses veya sinema sanatçısı olmak, kısa yoldan şöhrete kavuşmak ümidiyle evden kaçarlar. Bazı çocuklar, ailenin maddî durumu iyi olduğu halde, anne ve babanın sevgisini denemek için evden kaçarlar. Ancak fazla uzağa gitmeyi göze alamazlar. Genellikle evin bodrumuna, bir akraba veya arkadaş evine sığınır; kısa zamanda geri dönerler. Anne babanın affedemeyeceği bir suç işlediklerinde, karneleri za
BİR İNSANIN bilinçli ve kasıtlı olarak başkalarını aldatmak, küçük düşmekten kurtulmak ve çıkar sağlamak için gerçek dışı sözler söylemesine ve akla uygun bahaneler bulmasına 'yalan' diyoruz. Çocuklar beş yaşına kadar bilinçli olarak başkalarını aldatmak ve bundan çıkar sağlamak için yalana başvurmazlar. Bu yüzden çocukların söylediği gerçek dışı sözleri ve uydurma hikâyeleri yalan olarak değerlendirmek doğru değildir. Çocuklar beş yaşına kadar zihinsel olarak henüz 'gerçek' ile 'hayal'i birbirinden ayıracak olgunluğa ulaşmamıştır. Olmasını arzu ettikleri bir şeyi hayalinden geçirdikleri zaman bunun gerçekleşeceğine inanırlar. Yeni doğmuş kardeşini kıskanan bir çocuk, onun ölmesini arzu etse ve kazara kardeşi hastalanıp ölse, ‘Ölmesini ben istedim,’ diyerek büyük bir suçluluk duygusuna kapılır. Çocuklar canlı cansız ayırımı da yapamazlar. Onlara göre her şey canlıdır. Oyuncak atıyla canlıymış gibi konuşur. Rüya ile gerçeği de ayıramazlar. Rüyada gördüğü bir olayı yaşamış gi