Peygamberimiz döneminde yaşayan beş vakit namazı mescitte kıldığından dolayı lakabı Mescit Kuşu olan Salebe çok fakir bir sahabedir. Bu fakirlikten kurtulmak için Peygamberimize gelerek: - Ya Rasülullah! Biliyorsunuz ben çok fakirim. Bana dua etseniz de zengin olsam, der. Peygamberimiz: - Salebe, şükrünü eda edebildiğin az mal, şükrünü eda edemediğin çok maldan daha hayırlıdır, der ve dua etmez. Salebe bir hafta sonra gelerek aynı isteğini tekrarlar. Peygamberimiz de aynı cevabı vererek geri gönderir. Üçüncü haftada, Salebe aynı isteği tekrarlayınca Peygamberimiz ellerini açarak: - Ya Rabbi! Salabe'nin malına bereket ver, diye dua eder. Salebenin 2-3 cılız koyunu, bir anda çok süt vermeye başlar. Tek doğum yapan koyunlar, ikişer- üçer tane kuzu verirler. Derken yavaş yavaş malı çoğalır. Her vakit mescide gelen Salebe, vakit namazlarına gelmemeye başlayınca peygamberimiz niçin gelmediğini sahabelere sorar, onlar d
Ölmedikçe Herşeyimiz Tamam Demektir. Başarısızlık halinde öne sürdüğümüz mazeretlerin hepsine birden "Ah şu eksiklikler..." deriz. Şu olsaydı... Bu da bulunsaydı... Böyle olmayacaktı! Niğbolu Savaşı'ndan bir gece önce Yıldırım Beyazıd düşman kuşatması altındaki Niğbolu kalesi önüne gelmiş ve kale komutanı Doğan Bey'e seslenmişti: - Bre Doğan! Ölen var mı? Silah cephane durumu nasıl? Elimde olsaydı Doğan Bey'in cevabını muazzam bir tablo halinde her okula, her iş yerine, her eve asardım: - Ölmedikçe her şeyimiz tamam demektir!
DERLEYEN... (EDİTÖR)
İletişim:[email protected]
Yönetici Nasıl Olmalıdır? Sorusuna Çerçeve Cevaplar
1) Moral ihtiyaçların tatminine büyük önem verir. Kendilerini iyi hisseden insanlar iyi şeyler yapabilirler.
2) Ne kadar küçük olursa olsun her olumlu katkıyı değerlendirir. Her olumsuz katkıya dikkat eder.
3) En ilgisiz göründüğü bir anda bile bütün ayrıntılar kontrolü altındadır. Ayrıntıların sonuçları nasıl etkilediğinin örneklerini defalarca yaşamıştır. Ciddiyet ve disiplinin ayrıntılardaki dikkatle devam edebileceğini bilmektedir.
4) İç rekabetin düşmanlığa dönüşmesine asla izin vermez. İnsanları birbirine ezdirmez.
5) Olayları tarafsız bir gözle inceler ve hükmünü bu tarafsız bakıştan sonra verir. Hükmünü verdikten sonra artık taraflıdır ve taraflı olmak ne gerektiriyorsa onu yapar.
6) Sabır büyük bir organ
Belirsizlik, ne oluyoruz sorusu, kötüye gidiyoruz tespitinden daha tehlikelidir. Bunun için faaliyet sürecinde hiçbir belirsizlik bırakılmamalıdır.
Belirsizlik moral bozukluğuna, kişisel savunma mekanizmalarının dağılmasına, sistemin karışmasına yol açar. Muhtemel tedbirlere karşı güvensizlik doğurur. Sağlıklı iletişim belirsizliğe meydan vermez. Bir başka deyişle belirsizliğin en önemli sebebi iletişim kanallarındaki tıkanmadır.
DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]
Test Sonuçları Güvenilir Değildir. 1960 Nobel Ödülü sahibi, İngiliz Ulusal Tıp Enstitüsü başkanlarından Sır Peter Medawar "Genç Bilima-damma Öğütler"de (TÜBİTAK) "zekâ" ile ilgili olarak şu açıklamayı yapıyor: "Ben zekaya ve zeka yetene-ğindeki kalıtımsal farklara inanırım. Ancak zekanın bir tek sayı ile -I.Q, (zeka testi) sonucu gibi- ölçülebilecek basit bir yetenek olduğuna inanmıyorum. Bu ölçümlemeyi kabul eden psikologlar o kadar tutarsız beyanlarda bulunmuşlardır ki, bunu konumlarını zedelemek için bilerek yaptıklarına inanmamak çok zor oluyor. Birinci Dünya Savaşı'nda Amerikan askerlerine, bundan önce de Ellis Adası'ndaki giriş kapısında, Amerika'ya gelen göçmen adaylarına "zeka testi" uygulanmıştı. Bu testler sonucu ortaya temelde güvenilmez olan çok miktarda sayısal bilgi yığılmıştı. Bu bilgilerin değerlendirilmesi IQ psikologlarının bazı korkunç gaflar yapmasına yol açtı. Şimdi aktaracağım ise hepsini geride bırakır: Henry Goddard'ın göçmen adaylarının zeka düzeyleri
Nejat Muallimoğlu, "Politika'da Nükte" adlı meşhur eserinde Hümor (Humour) tanımını yaparken şu görüşlere yer verir: "..Hümor, kendimizde, etrafımızda ve toplumda cereyan eden tuhaf ve eğlendirici şeyleri görebilme kabiliyetidir. Hümor hissine sahip bir kimse diğerlerinin kendisinin acaip hallerini ve aptallıklarını nükte konusu yapmalarına alınıp kızmadığı gibi, aleyhinde söylenen nükte ve anekdotları yine kendisi, hem de zevkle anlatmasını bilir. Böyleleri bildiklerini de zarafetle taşımasını bilirler. Ve esasen hümordan mahrum bir kültürlü insan tasavvur edilemez. Bir filozofun tarifine göre hümor, "insandaki bütün melekelerin tam bir dengesidir. Beşerî varlığın iniş ve çıkışlarını akıllı bir sabırhlıkla karşılamamıza yarayan bir vasıta, bilgili olmaktan mütevellit gurura karşı en iyi i bir emniyet sübabıdır. Hümor'a giden yolun ilk adımı insanın kendisine gülebilmesiyle başlar" Nükte yapmanız, nükte yolu ile kendinizi eleştirebilmeniz size duyulan
Öğrencilerin birçoğunda ‘Öğrenilmiş çaresizlik’ vardır. Buna şu örneği verebiliriz: Çevresinden, arkadaşlarından devamlı olarak matematik dersinin zor olduğunu duyan öğrenci, bu derse önyargıyla yaklaşır. Girdiği matematik sınavından da zayıf alırsa şunu söylüyor: ‘Ne yaparsam yapayım matematikten başarılı olamayacağım.’ Bundan sonra da matematik sınavlarına hiç çalışmıyor ve hep zayıf alarak bu düşüncesini iyice pekiştiriyor. ‘Öğrenilmiş çaresizlik’ ile ilgili şu hikâye meşhurdur: Köpekbalığını ortadan cam bölme ile ayrılma büyük bir akvaryuma koyarlar. Diğer tarafa da küçük balıklar koyarları Acıkan köpekbalığı, küçük balıkları yemek için her hamle yapışında burnu cama çarpar. Bunu yüzlerce kez yapınca, artık hiç hareket etmez olur. Bu arada camı kaldırırlar, öbür taraftaki balıklar köpekbalığının önü