Bir başka kıdemli yönetici bana özel olarak uçma korkusunun olduğundan bahsetti. İşinin doğası düşünüldüğünde ileri düzeyde bir negatif önyargı olan bu fobisi, kariyerini kolayca tehlikeye atabilirdi. Daha önce tarif ettiğimiz teknikler uygulanabilirdi; fakat bu tür korkularda veya değiştirmek istediğimiz kalıtsal alışkanlıklarımızda daha etkili olan ve daha çabuk sonuç veren başka teknikler de vardır.
İlk önce fobileri düşünelim ve gerçekten bu deneyimi yaşadığımızda neler olacağını kafamızda canlandıralım. Aynı görselleştirme sistemiyle çalışarak, bunu yapmak size acı da veriyor olsa, korktuğunuz hadiseyi tekrar yaşıyor gibi olana kadar görüntüleri, sesleri, o duygulan ve hatta uçak yakıtının kokusu gibi kokuları hafızanızda canlandırın. Bu olayda size uçmayla ilgili her şeyin hatırlatılabilmesi ve bunun maksatlı ve objektif bir şekilde korkunuzu anlama ve onu yenebilme amacıyla yapılmış olması önemli bir aşamadır. Bu objektifliğin dışında do
Görselleştirme yaptığınız zaman birçok değişikliklerin olduğunu düşünün ve bunun sizde ne gibi bir his uyandırdığını ve yeni bir insan olmanın doğal sonucu olan davranışlarınızı hayal edin. Bir bayan bana mektup yazdı ve kişisel gelişim seminerinden sonra on iki yıldır tam bir tiryaki olduğu halde sigarayı bırakabildiği için teşekkür etti. Şimdi bunu nasıl başardığına bakacağız. O yukarıda verilen genel öğütleri kendi özel durumuna uyarladı. Kendini yaklaşmakta olan yeni yılda sigara kullanmayan biri olarak hayal etti. Görselleştirmesinde, o zaten sigarayı bırakmıştı ve kendini sigara içmeyen biri olarak farklı bir aile ortamında, farklı bir tatil ve farklı sosyal olaylar içinde gördü ve bu halini sevdi. Bu başarısından dolayı aldığı iltifatlardan zevk aldı ve hala bu alışkanlıktan kurtulamayan insanların ondan öğüt ve yardım istemeleri hoşuna gitti. Görselleştirmesine sürekli ve canlı bir hayal olarak devam etti! Üzerinden haftalar geçtikç
Hedef belirleme çok uzun süredir, kişisel ve kurumsal başarıda en önemli faktör olarak kabul edilmiştir. Ne başarmak istediğimizi bilmek, davranışlardaki herhangi bir değişiklik için olması gereken ilk şeydir. FaKat, kendi kendimize belirlediğimiz hedeflerimizin özellikleri neler olmalıdır? İlk olarak, bu hedefler genellikle dışa dönük, somut bir başarıyla ilgili olduğu kadar ruh halimizle de ilgili olmalıdır. Örneğin, hedefimiz "finansal güvence"ye ulaşmak olabilir. Bunu kesin ifadelerle tanımlamak çok zordur ve bunun ne anlama geldiği kişiden kişiye değişebilir. Bu, tamamen ruh halinize bağlıdır, yani finansal iniş ve çıkışlardan etkilenmemek ve hayat standardı olarak kabul ettiğiniz şey her ne ise başkalarına muhtaç olmadan o konumda kalabilmek ile ilgilidir. Finansal güven ile bağlantılı olan mutluluğunuz -ruh halinizle bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde- gerçekten ele geçirmek için çabaladığınız hedefinizdir. Geçici Hedefler Zevk belki son hedef olabilir fakat
Tüm bu alt durumlar, sizin nasıl hissettiğiniz üzerinde çok büyük bir etkiye sahiptir. Mutlu, üretken hatıraları canlandırarak ve bunların alt durumlarını tanımlayarak alt modellerden hangisinin acı, hangisinin haz duygusu; hangisinin üretkenliği, hangisinin verimsizliği getirdiğini tespit edebilirsiniz ki bunlar da sizin davranışlarınızı değiştirmenize ve istediğiniz sonuçlara ulaşmanıza yardımcı olacaktır. Hoş olmayan bir hatıranızı hatırlayabilir ve bunun alt durumlarını tek tek değiştirerek bu deneyimle ilgili neler hissettiğinizi değiştirebilirsiniz. Bu konuya somut bir örnek verelim. Çoğu yönetici için toplum önünde konuşmak "korktukları" şeyler listesinin başında gelir. Sunuş ve konuşmalar yapma konusundaki hislerinizi değiştirmek için bu alt durum anlayışını nasıl kullanabilirsiniz? Öncelikle, geçmişte size acı vermiş olan deneyimlerinizi hatırlayın. Belki de çok büyük sıkıntı çekmiştiniz ve bu sıkıntı, konuşmanızı altüst etmişti. Şimdi her şeyin iyi gittiği bir durum
Başarı için atılması gereken ilk adım insanın kendisini tanımasıdır. Kendisini tanımayan, kendi kabiliyetlerini fark edemeyen insanlar başarılı olamaz... kendi gücünün, kendi yeteneklerinin farkına varanlar, başarı için ilk adımı atmış demektir. Yaşadığımız dünyada, başarısız olan insanların çoğu; kendilerini okuyamadıklarından dolayı başarısız olmuşlardır... Başarısızlık; kendimizi tanımamamın bir neticesidir. Kendini tanıyanların, duygularını keşfedenlerin başarısız olması mümkün değildir. Bugün çoğu insanımız kendini keşfetmeden, kendini tanımadan arzu ve isteklerini kestirmeden hayata atılmakta, sadece bir meslek sahibi olmak için mücadele etmektedirler. "Ne olursa olsun, yeter ki bir işim olsun." mantığıyla hareket etmek; başarısızlığa davetiye çıkarmaktadır. "Ne olursa olsun" mantığıyla hareket eden çoğu insanımız şimdi mutsuz ve hayattan zevk almayan bir durumda yaşamaktadır. insan; kendini okumadan; kendini tanımadan hiçbir şeyi tanıyamaz, elde edemez... ins
Ders adını verdiğimiz eylem sürecinin genel anlamda iki türü olduğundan bahsetmiştik. Bunlar, konu türlerine ve veriliş biçimlerine göre sözel ve sayısal olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sözel Dersler
Bunlar genel olarak, "Türkçe" ve "Sosyal Bilimler" başlıkları altında toplanan derslerdir. Bu iki alana baktığımızda özünün neye dayandığını fark edebiliriz. Özü, harflerden oluşmuş sembollere dayalı derslerdir bunlar. Peki, genel anlamda bu derslerin bizden istediği nedir? Harflerin oluşturduğu kelime, cümle, paragraf ve tüm olarak konudan anlam çıkarmaya çalışma. Bu derslerin istediği tek şey, "anlam çıkarma"dır. Yani, "Beni anlamlandırın, ben burada sembol olarak karşınıza çıkan harflerden oluşsam da, bütün olarak size bir anlam ifade ediyorum" diyen dersleridir bunlar. Ama söyledikleri çok önemli bir şey daha var ki, o da "Beni ezberlemeyin!". Ezberin, daha önce de söylediğimiz gibi, zihinsel kapasiteyi zedeleyici b
Araştırmalar, dinlemenin konuşmaktan daha zor olduğunu göstermekte. İnsanların neden dinlemekten çok konuşmak için gayret ettiklerine dikkat edin. Dinleme, beş duyu organımız içinde en fazla çalışanıdır. Bu sayede elde ettiğimiz çevresel veriler, kişilik olarak gelişim sürecinde en etkin faktörlerdir. Bunun yanında gözleme dayalı "girdileri" de unutmamak gerekir. Öğrenme, beş duyumuzu birden işin içine kattığımız oranda hızlanacaktır kuşkusuz. Örneğin, dinleyerek elde ettiğimiz bir bilginin konuşarak aktarılması, sadece dinleyerek elde edilmesine kıyasla daha etkili olur. Ne kadar hayata dönük öğrenirsek bilgi dağarcığımız da o kadar zenginleşecektir. "Hayata dönük" demek, bilgiyi beş duyumuzla kullanabilmek, bir bakıma zihnimizde işlemek demektir. İşlemediğimiz bilginin ezber bilgiden hiçbir farkı olmaz. Dinlemeyi başlangıçta zor bulmamız bahane haline gelmemelidir. Dinleme ve öğrenme bütün bir ömre eşlik eder. Ders dinlemede kullanabileceğimiz en etkili reçete, aktif k