Mutlaka hepimizin hayatında olduğu gibi senin de hayatında kötü giden zamanların olmuştur. Bu zamanlarda her şeyin hep üst üste geldiğini düşündüğün zamanlar da olmuştur. Zaten hep öyle olur. Hayatımızda bir sorun yaşandığı zaman sorunlar hep üst üste gelir. Aslında gerçekte olması gereken bu değildir. Sadece düşünmeyle bilinçaltını etkileyemeyeceğin kaçınılmaz bir gerçektir. Düşüncelerini içselleştirmen ve onlara gerçekten inanman gerekir. Örneğin topluluk karşısında konuşmayı beceremeyen bir insan, bütün denemelerinde başarısız olduğu için artık bilinçaltına sen toplum karşısında konuşamayan bir bireysin, kendini artık böyle kabul ettin, sen busun mesajını fazlasıyla kayıt etmiştir. Bundan kurtulmanın yolunu bazen tek başına bulmak çok zordur. Profesyonel birinden yardım almak gerekir. Bilinçaltı yönetimi ile ilgili kullanılan en basit yöntemlerden biri de subliminal mp3lerdir. Buna bilinçaltına ses ile müdahale etmek diyebiliriz. Subliminal mesajlar bilinçaltım
Hızlı okuma sanatı aynı zamanda etkili okuma sanatıdır. Hemen hemen herkes okuma hızının iyi olduğunu düşünüyordur. Bir yetişkin ortalama olarak 1 dakikada yaklaşık 150-200 sözcük okumaktadır. Oysa pek çok okuyucu şimdi okuduğundan çok daha hızlı okuyabilir. Yüzyılın bu en önemli okuma sanatı hakkında bilgi sahibi olmayan insanlar, hızlı okumanın doğuştan gelen bir özellik olduğunu düşünür. Oysa hızlı okuma yeteneği sonradan geliştirilebilen bir okuma alışkanlığıdır ve göz sağlığı yerinde olan her insan tarafından uygulanabilir. Uzman eğitmenler tarafından hazırlanan göz egzersizleri yaparak yatay ve dikey görme açınızı genişlettikten sonra, yazıda yer alan kelimeleri tek tek takip etmek zorunda kalmaz, kelime gruplarını tek odaklanma da algılayabilirsiniz. Çeşitli göz egzersizleri ile güçlenen göz kaslarınız sayesinde okurken gözlerinin çok daha hızlı ve verimli bir şekilde çalışır. Böylece beyninize kelimeler değil anlam bütünlüğü olan kelime öbekleri iletilir.<
Okumak, yalnızca sözcük ve cümleleri görmek demek değildir. Okumak yazarlarla aktif bir söyleşi şeklinde sürdürülen zihinsel bir süreçtir. Bu anlamda okuyabilmek için görmenin ötesinde zihinsel beceriler gereklidir. Bu zihinsel beceriler de öğrenme yolu ile gerçekleştirilebilir. Görsel algılama düzeyimizi geliştirerek algılama ve anlama düzeyimizi yükseltmeyi amaçlayan farklı bir tekniktir. Hızlı okuma tekniklerinde yavaş okuma alışkanlıklarını terketme teknikleri, gözü hızlı görmeye alıştırma ve ritmik görme, geniş alanı görme teknikleri, şekillerle okuma teknikleri olma üzere dört temel konuda eğitim veriliyor. Hızlı okuma, sessiz olarak yapılmakta ve hiçbir kelime okuma esnasında atlanmamaktadır. Hızlı okuma kurslarında göz ritmi, gözün açısını genişletme, gözü hızlı görmeye alıştırma egzersizleri yapılıyor. Hızlı okuma tekniklerini öğrenmeden önce hızımızı engelleyecek frenleri öğrenmemiz, öncelikle bizi yavaşlatan bu frenlerden kurtulmamız gerekmektedir. Bu f
Okumayı öğrenmeye başladığımızdan beri edindiğimiz ve hemen herkeste bulunduğu için farkına varamadığımız bazı alışkanlıklar nedeni ile okuma hızımız, insanın sahip olduğu kapasiteye göre hayli yavaştır. İnsanlar sadece göz ve beyin arasında olması gereken okuma işleminin arasına bazı lüzumsuz alışkanlıklar katarlar. Kimi duyulacak şekilde (özellikle çocuklar) sesli okur, kiminin okurken dudakları kıpırdar, kimileri ise yazıyı içinden kelime kelime okur. Bütün bu kötü alışkanlıklar okuma süresince ekstra bir güç sarfettirdiğinden okurken çabucak yorulmaya da sebep olurlar. Halbuki okuma sırasında ağız, dil, dudak, damak ve gırtlak gibi organların çalışmalarına hiç gerek yoktur. Yavaş okumamızın birinci nedeni gözümüzün görme alanını iyi kullanmamamız yani okurken her kelimeye tek tek bakmamızdır. Bu şekilde normal bir satın okumak için gözümüzü 8-12 kere hareket ettirmemiz gerekir. Halbuki gözümüzün bir bakışında birden fazla kelimeyi görebildiğimizden aynı uzunluktak
Mentor kelimesinin kökeni mitolojiden gelmektedir. Odyssey’de belirttiğine göre Ithaca Kralı Ulysses savaşa gitmeden önce oğlu Telemachus’u en yakın arkadaşı Mentor’a emanet eder. Mentor, babasının yokluğunda Telemachus’la ilgilenecektir. Kralın savaştan dönmesi yirmi yıl alır ve Mentor, Prensi kralın yokluğunda en iyi şekilde eğitmiş ve yetiştirmiştir. Bugün mentör kelimesi, kendi deneyimlerinden, bilgi ve birikimimden yola çıkarak öneride bulunan, yol gösteren, ilham veren, öğreten, model olan kişi anlamında kullanılmaktadır. Mentor; aynı kurumun içinde bulunan, o kurum içinde farklı görevlerde çalışıp tecrübe kazanmış olan, astlarına şirket politikası, kurum gereklilikleri, çalışma stratejileri ve kariyerini yönlendirme konularında tavsiyelerde bulunan yol gösterici kimse olarak tanımlanabilinir. Mentorluk, deneyimli ve konusunda uzman bir kişinin (mentor) bilgi ve deneyimini, diğer bir kişiye aktardığı ve ona örnek olduğu öğrenme ve gelişim ilişkisidir
Koçluk, gerek kişilerin gerekse kurumların daha güçlü hedefler belirlemesini, proaktif kararlarla olumlu farklar yaratan girişimlerde bulunmasını, kişisel zenginliklerini ve olası potansiyellerini daha etkin kullanmasını amaçlayan süresi, çalışma prensipleri, sistemi olan bir yol arkadaşlığı sürecidir. Koçluk, bireyin veya kurumun gelişimine, değişimine, hedeflerine ulaşmasına ve performansını artırmasına destek olmaktır. Koçluk, günümüzde fark yaratmak, profesyonel ve özel yaşamda daha fazla tatmin ve başarı elde etmek için etkin bir araçtır. Koçluk bireylerin ya da takımların gelişimlerindeki ivmeyi, daha etkin seçimler yapmalarını sağlayacak güçlü odaklanma ve karşılarına çıkan fırsatların farkına varmalarını sağlayarak, arttırır. *Koçluk bireylerin şimdi nerede oldukları ve gelecekte olmak istedikleri yere ulaşmak için neler yapmak istedikleri üzerine yoğunlaşır. Koçluk iş yada kariyerlerinde değişiklik yapmak, başkalarıyla ilişkilerini
Diksiyon eğitiminin amacı; katılımcıların Türkçe’nin kurallarına uygun; akıcı, anlaşılır ve güzel konuşma becerisi geliştirmelerini, kendilerini etkili bir biçimde ifade edebilmelerini, ses-bilim açısından tüm seslerin doğru ve güzel söylenebilmesini, bireyin sesini etkili bir biçimde kullanabilmesini sağlamaktır. İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli yeteneği; düşünebilme, düşündüğünü ifade edebilme ve en önemlisi de öğrenme yeteneğidir. Birçok aktör ve aktristin diksiyon becerileri de acınacak kadar kötü durumdadır. Onlar bu konuda bilgisiz olduklarından dolayı oynadıkları eserin temel fikrini seyirciye duyuramazlar ve işin kolayına kaçarak basitlik içerisine düşerler. Bu şekilde yazarın vermek istediği esas mesajı alt üst ederler. Tarih bilimi bize, Demosşenes ile Çiçeron'un söz sanatının zorluklarını yenebilmek adına ne kadar yoğun bir çaba sarfettiklerini anlatmaktadır. Günümüzdeki hatiplerin hemen hepsi kusurlarına hiç aldırm