Öğrenci Koçluğu, NLP yöntemleri ile öğrencinin mevcut durumundan istediği duruma ulaştırmayı amaçlayan; ayrıca öğrencinin kendi potansiyelini keşfetmesini ve kendi mükemmelliğine ulaşmasını sağlayan, değişim ve gelişim sürecinden oluşur. Zihni yeniden programlayan NLP yöntemleriyle, zihindeki tüm olumsuzlukları olumluya dönüştüren, kişiyi hedefine odaklayan ve başarıya taşıyan bir programdır. Öğrencilerin sınava hazırlık sürecini avantaja çevirebilmeleri için tek başlarına olmadıklarını hissetmeleri ve bulundukları rekabetli ortam içerisinde Öğrenci Koçluğu, öğrenciyi hedefine ulaştırmaları adına zihinsel, duygusal ve fiziksel anlamda mevcut potansiyelini en yüksek düzeyde kullanmasını sağlayan bir sistemdir. Öğrenci Koçluğu Sürecinde Aile Koçluğu Öğrenci, beklentilerini ve ulaşmak istediği sonucu gerçekleştirmesinde sorumluluk geliştirmelidir. Ancak, aile etkileşimi, bu sorumluluğun paylaş
Okuma yazma zorluğu çeken, harflere takla attıran, matematikte fark edilemeyen sayılarla işlemler yapan, harfler ve sayıları değişik algılayan, konsantrasyonu azalan, öğrenme kalitesi bozulan, okuma korkusu sosyal fobiye dönüşen dahiler tanıyor musunuz? Türkiye’de “Dâhilerin Hastalığı: Disleksi” konferansını düzenleyerek bu konuya dikkat çeken, Disleksinin beynin sembolleri farklı algılaması ile oluştuğunu ve kalıtımsal olduğunu belirtiyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre dünya nüfusunun % 15’inin disleksi ile yaşadığını vurguluyor. Konuşma seslerini zihinde düzenleyebilmenin, sözcük listesini tekrarlayabilmenin, bir resim serisini adlandırmanın ilk bakışta çok basit eylemler olarak gözükebildiğini, fakat disleksi olan çocuklar için bunun zorlu bir mücadele olduğunun altını çiziyor. Bu zorlukların disleksinin üç temel belirtisini oluşturduğunu ve okumayı engellediğini belirtiyor. Disleksi hakkında yeni bir araştırma yapan
Öğrenciler ilkokula başladığı yıllardan beri hep bir sınav ile karşı karşıyalar. Bu durum neticesinde de hep sınavı verememe endişesi, düşük not korkusu ve diğer öğrenciler ile hep yarışır halde olması öğrencilerin öğrencilik yıllarında başarısızlığa iten yegâne sebeplerden bazılarıdır. Bu zorlayıcı koşulların altında bunalan, başarısızlık korkusuyla kıvranan çocuklarımıza zaman zaman yardım ediyoruz zaman zaman endişeli gözlerle ve çaresizlik içinde izliyoruz. Gelişimlerini engelleyen kötü alışkanlıklar edindiklerini görüyoruz. Örneğin, tv, internet, cep telefonu, gezmek vb. Ne var ki nasıl davranacağımızı bilemiyoruz. Öğrenci koçluğu, tüm bu sürecin sizin için sorunsuz, çocuğunuz için keyifli, doyumlu ve başarılı bir hale dönüşmesinde ihtiyacınız olan rehberliktir. Öğrenci koçluğu; öğrenciler için çok önemli bir yol arkadaşlığı sürecidir. Öğrenciyi başarıya götürmek noktasında hayati bir görev üstlenmektedir. Öğrencilerin sınava hazırlık sürecini
“Nöro” sözcüğü (“sinir” anlamına gelen Yunanca neuran kelimesinden türemiştir) davranışın tümüyle nörolojik bir işlemin sonucu olduğu ilkesini simgeler. “Linguistik” sözcüğü (“dil” anlamına gelen Latince lingua kelimesinden türemiştir) sinirsel işlemlerin dil ve iletişim sistemleri aracılığıyla anlatılarak, düzenlenerek ve sıralanarak modeller ve stratejiler haline getirildiğini gösterir. “Programlama” sözcüğü özgül sonuçlar elde etmek için bir sistemin bileşenlerini (NLP de duyusal temsilleri) organize etmeyi anlatır. Tahsiliniz ve mesleğiniz ne olursa olsun, çalıştığınız alanda muhtemelen, epey etkili olacak ve sizin açınızdan, öteki insan ya da insanlar açısından önemli özgül sonuçlar almanıza izin verecek şekilde, bir başkasıyla etkileşime girme deneyimi yaşamışsınızdır. Bu bazı önemli bilgilerin iletilmesi ya da öğrenilmesi, bir satış, bir problemin çözülmesi ya da bir başka şey olabilir. Bu deneyimin ertesinde halinizden hoşnut olsanı
Kişi hayatının uzun bir dönemini okulda geçirmektedir. Öğrenci, her zaman olmasa da, diğerlerinin yardımına ihtiyaç duymaktadır. "Diğerleri" eskiden; aile içindeki büyükler, yakın akrabalar, ağabeyler, ablalar gibi kişilerdi. Değişen sınav sistemi, hayat şartları, yardım alacak insanların azalması gibi etkenler kişinin okul hayatındaki sorunlarını arttırmıştır. Öğrenci, derdini anlatacak birine ihtiyaç duymaya başlamıştır. Öğrenci, çocukluk ve ergenlik döneminde duygusal bir süreci yaşadığından, doğal olarak duygusal tepkiler vermekte, ebeveynin mesajlarını, davranışlarını önemsemektedir. Ailenin destekleyen tutumuna birinci sırada ihtiyaç duymaktadır. Etkin aile ortamında iletişim ve ilişkilerin kalitesini arttırmak sorumluluğumuzdur. Özellikle çocukların ergen dönemlerinde onları anlamak ve etkin bir paylaşım ortamı yaratmak önem taşır. Hele sınav stresinin de yaşandığı bir süreçte onlara destek olacak yaklaşımlar, başarı için kaçınılmazdır. Başarı, s
Bireyin “Neler yapabilirim” sorusuna birlikte cevap ararken, kişinin yapmaktan hoşlandığı (farkında olduğu veya olmadığı) durumları keşfetme; bir nevi, kişinin tam potansiyelini ortaya çıkarma çalışmasıdır. En çok istediği ile hedeflediği şeyin, gerçekten kendisi için en iyi şey mi olduğunu sorgularken, nerede durduğuna bakmasına; ulaşmak istediği “başarı-kapasite-amaç” dengesini kurmasına destek olur. Hedeflerini netleştirirken öğrencinin kendisine uygun ve heyecan veren hedefler belirlemesini sağlar. Aile-birey-okul üçgeninde, ilişkilerin düzenlenmesine; bireyin gündemi ile ilgilenirken, motivasyonunu, kendisine olan özgüveni ve özsaygısını korumasına ve geliştirmesine destek verir. Tüm bunları çalışırken akademik, sosyal ve kişisel başarısı ile bütünleşmesine yardımcı olur. Bir öğrenciye isterseniz dünyanın en iyi öğretmenlerinden ders aldırın evde kendi başına çalışma yapmadıktan sonra o dersi tam olarak kavrayamazlar ve istenilen başarıya ulaşamazlar. Eğitim koçları
İnsanlar çevresinde ki kişilere bir şeyler aktarmak için sürekli iletişim kurarlar. Bu iletişimin büyük çoğunluğu sözlü olmaktadır. Anlatmak istediklerimizi bir topluluğa daha etkili ve çabuk şekilde aktarmak için bazı hususlara dikkat etmeli ve bazı ilkeleri göz önünde bulundurmamız gerekmektedir. Beden dili nasıl ortaya çıktı. Yüzyılın başında hepimiz yeni bir bilim dalına tanık olduk. Bu bilim sözel olmayan iletişim biçimleriyle ilgilendi. Sözel olmayan iletişim biçimleriyle uğraşan bilim adamları insanların hareket ve işaretlerini seyrederek yorumlamaya başladı. Aslında her insan, beden dilini kullanır. Etkili konuştuğunuzda daha ilgiyle dinlenir, düşüncelerinizi zorlanmadan aktarabilirsiniz. Sizi dinleyenler ilgiyle takip ederler. Zorlanarak değil, doğal ve akıcı konuşursunuz. Az ve öz konuşarak amaçladığınız sonuca ulaşma becerilerine sahip olursunuz. Hedeflediğiniz kariyer basamaklarını normalden çok daha hızlı çıkarsınız. İç dünyanızı, duygu ve düşünceler