Türkiye’de de son yıllarda, kişisel gelişim üzerinde yoğun bir şekilde durulduğunu sevinç ve memnuniyetle görmekteyiz. Ülkemizde insanlar, artık, genel başarılar yanında bireysel gelişmelere de önem vermektedirler. En başta gençler olmak üzere, insanımızın kültürel değerlerimiz zemininde, evrensel ölçülerle kendilerini yenileme ve geliştirme gayretleri sevindiricidir. Bireysel mutluluğa ve toplumsal huzura katkıda bulunacak bu tür gayretler, bizi, memnun etmektedir. Çocuklarınızı, güzel konuşan insanların bile, toplum önünde konuşma yaparken kendilerine güvenemeyebilecekleri konusunda ikna edin. Kendine güvenen insanların büyük çoğunluğu "konuşmadan önce düşünür" ve yapacakları herhangi bir konuşmadan önce ellerinden geldiğince çok hazırlık yapar. Bu nedenle çocuklarınızı hazırlık yapmaya ne kadar erken yaşta alıştırırsanız, o kadar iyi olur. İş ve sosyal yaşantısında başarılı olmak ve kendini geliştirmek isteyen herkes Doğru, güzel ve etkin konuşmanın temel kurallarını
Hızlı okuma tekniğini kullanarak okuma eyleminde bulunan kişi, dikkat ve konsantrasyonunu yükseltmekle birlikte, anlama kabiliyetini arttırır. Hızlı okuma teknikleri mantığı beyni sadece okuma eylemi ile meşgul etmekten geçer. Beyin çok hızlı düşünen harikulade bir organımızdır ve gözün ileteceği bilgiyi beklemek istemez. Göz doğru kullanıldığında beyin bilgileri kavramakta güçlük çekmeyecektir. Beyin yaramaz bir çocuk gibi sürekli meşgul olacak şeyler arayacak ve etraftaki değişimleri fark edecektir. Oysa okuma eyleminde bulunurken hızlı okuma teknikleri uygulanırsa, daha hızlı okuduğumuz sırada beynimiz başka şeyler düşünmeye fırsat bulamayacak ve sadece okuduğumuz yazıya odaklanacaktır. Gözümüz geniş bir alanı görme yeteneğine sahipken biz okumayı genelde kelime kelime yaparız. Oysa göz bütün bir satırı hatta birkaç satırı birlikte görebilir. Hızlı okuma tekniği bize kelimeleri tek tek değil guruplar halinde okuma becerisini kazandırır. Hızlı okuma tekniği bizi birçok oku
Okumayı öğrenmeye başladığımızdan beri edindiğimiz ve hemen herkeste bulunduğu için farkına varamadığımız bazı alışkanlıklar nedeni ile okuma hızımız, insanın sahip olduğu kapasiteye göre hayli yavaştır. İnsanlar sadece göz ve beyin arasında olması gereken okuma işleminin arasına bazı lüzumsuz alışkanlıklar katarlar. Kimi duyulacak şekilde (özellikle çocuklar) sesli okur, kiminin okurken dudakları kıpırdar, kimileri ise yazıyı içinden kelime kelime okur. Bütün bu kötü alışkanlıklar okuma süresince ekstra bir güç sarfettirdiğinden okurken çabucak yorulmaya da sebep olurlar. Halbuki okuma sırasında ağız, dil, dudak, damak ve gırtlak gibi organların çalışmalarına hiç gerek yoktur. Yavaş okumamızın birinci nedeni gözümüzün görme alanını iyi kullanmamamız yani okurken her kelimeye tek tek bakmamızdır. Bu şekilde normal bir satın okumak için gözümüzü 8-12 kere hareket ettirmemiz gerekir. Halbuki gözümüzün bir bakışında birden fazla kelimeyi görebildiğimizden aynı uzunluktak
İnsanı diğer varlıklardan ayıran en önemli özellik; düşünebilme, düşündüğünü ifade edebilme ve en önemlisi de eğitilebilme yeteneğidir. Bilgimiz, birikimimiz, yeteneklerimiz ne kadar zengin olursa olsun, bu donanımımızı doğru ve güzel konuşmayla karşımızdaki kişi ya da topluluğa aktaramıyorsak, sahip olduğumuz bu zenginliklerden, yeterince yararlanamıyoruz demektir. Dili doğru bir biçimde kullanıp, onu güzel, etkileyici bir konuşmayla aktarmak bir kimlik göstergesidir. Topluluk önünde konuşurken sesimizin titremesi veya kayması, aklımızdan geçenleri istediğimiz şekilde ifade edememe, elimizi kolumuzu nereye koyacağımızı, nereye bakacağımızı, nasıl duracağımızı şaşırma, konuştuğumuz kişinin ilgisini uyanık tutamamadır. Çoğu insanın yaşadığı doğal problemlerdir. Etkili konuşma; yerine, zamanına, kişisine uygun olarak yapılan konuşmadır. Neyi, nerede, ne zaman, kime nasıl söyleyeceğini bilen bir kişinin güzel konuşmayla ilgili önemli bir problemi yok demektir. Hazırl
Bilinçaltı kişiliğin zihne yansımayan ve gizli kalan kısmıdır. Beyin mekanizmasında belirli ayarlama olmadan bilinçaltı sıradan insanın bilinçli çabalarına rağmen ulaşılmaz kalır. Bilinçaltı devasa potansiyele sahiptir. Bunu modern psikoloji de kabul etmektedir. Günlük yaşamda kullandığımız uyanık bilinç buzdağının sadece görünen kısmıdır. Fakat su altında kalan kısım çok daha büyüktür. Bu sualtı kısım beynin işleyişinde kesinlikle yer almaktadır. Kişi, anne karnına düştüğü andan itibaren her şeyi kaydetmeye başlar... Annenin karnında iken, onun davranış ve duygularını kaydeder. Doğumdan sonra, anne ve babanın kişiye, başkalarına ve karşılaştığı olaylara nasıl davrandığını kaydeder. İleriki yaşamımızda, ilişkilerimizde yaşadıklarımız, bu kayıtlar referans alınarak oluşur. Hayatta kalabilmek için, en yakınımızdakilerin hayatta nasıl kaldıklarını modelleriz. Bu, bilinçli bir davranış değildir, bir güdüdür. Bilinçaltı, iyi niyetlidir. İyiliğimiz için çalışır. Tek amacı, b
Hafıza, hayatımızda yaşadığımız saklamak istediğimiz veya istemediğimiz her şeyi zorunlu olarak saklamaktır. Hafızamız gün geçtikçe bedenimiz gibi yaşlanıyor fakat irkilmeyin eğer ki dış etkenlerden dolayı hafıza kaybı yaşanmadığı sürece hafızamızda saklı olanları tamamen unutmak pek mümkün değildir. Sadece onları kesik kesik hatırlarız. Öncelikle en önemlisi kendimize inanmak yani özgüvendir. Unutmayın ki kendinize inandığınız sürece her şeyi başarabilirsiniz. Hafızanız açısından da ona inanın. Sizin gelişmeye yatkın bir hafızanız var. Zor bir deneme fakat olumlu sonuç, arada bir diğer elinizi kullanın. Hayatın tadını çıkarmayı asla ihmal etmeyin. Çalışmadan bunaldığınız an üstüne gitmeyin eğlenmek herkesin hakkı. Defalarca okuyun, tekrar edin fakat öğrenme yoksa hatırlamak da imkansıza yakındır. Eski bilgileri tekrar etmek kesiklikleri zorlaştırır. İsimleri hatırlamak konusunda sıkıntı yaşamamak için yeni tanıştığınız kişiye ismi ile hitap etmelisiniz. Hafızayı stres her ş
Başarı, sık sık gülmek ve çok sevmektir; akıllı insanların saygısını ve çocukların sevgisini kazanmaktır. Dürüst eleştirmenlerin onayını almak, sahte dostların arkadan vurmalarına dayanmaktır. Güzeli sevmektir; herkesteki en iyiyi bulmaktır. Karşılık beklemeyi hiç düşünmeden kendiliğinden vermektir. Geride ister sağlıklı bir çocuk, ister kurtarılmış bir ruh, ister bir parça yeşil bahçe, ister iyileştirilen bir sosyal durum bırakarak dünyanın iyileşmesine katkıda bulunmaktır. Gönlünce eğlenmek ve gülmek, kendinden geçerek şarkı söylemektir. Tek bir kişi bile olsa, birinin sizin varlığınızdan ötürü daha rahat nefes aldığını bilmektir. Başarı, insanin yapmak ve başarmak istediği güzel bir şeyi yapabilmesi, ulaşmak istediği güzel bir hedefe varabilmesidir. Başarı birçok şeyin bileşkesidir. Yalnız zeka, yetenek yetmez. Başarı, insanı mutlu eder. Her insanın en büyük arzusu kendi