Görünümünüz önemlidir. Bu, bir moda gösterisi yapmak veya en iyi giyinenler listesine girmek demek değildir. Sadece organize olduğunuz izlenimini vermeye çalışmalısınız.
Doğru veya yanlış, iyi bir görünüm ilişkide olduğunuz insanlar üzerinde güven duygusu uyandırır. Eskiden beri bilinir ki insanlar şapşal ve disiplinsiz görünümdeki insanlara yatırım yapmazlar. Bu nedenledir ki bankacılar işe spor kıyafetle gitmezler ve insanlar iş görüşmelerine gömlekleri pantolonlarının dışmda gitmezler. Nasıl göründüğünüz, nasıl giyindiğiniz, ne kadar bakımlı olduğunuz gibi şeyler genellikle sizi yeni görecek olanlar üzerinde ilk izlenimleri oluşturur. Ancak bu faktörler bile sığ ve yanıltıcı olabilir.
Nasıl giyindiğiniz sizin sezginizdir, ve insanların sizin için bunu esas alarak fikir oluşturacağını bir an için bile aklınızdan çıkarmayın.
Öyleyse yapmaya çalışacağınız şey, iyi bir ilk i
Mülakat yapmaya başladığım ilk zamanlarda genellikle kişi hakkında çok şey bilmeden evine giderdim. O zamanlar onun hakkında (ailesi veya yaşam biçimi hakkında) çok şey bilmemin gerekli olmadığını düşünürdüm, ve tanıtım gücümün istediğim kişinin okula gelmesine yeterli olacağına inanırdım. Bu bir delilik miydi? Elbette. Ama bu, insanlar m hep yaptığı bir hatadır. Bize işte yardım edebileceğini umduğumuz insanlara rastlarız, a-ma o insan hakkında bir şey bilmeyiz. İş mülakatlarına gideriz ve çalışmak istediğimiz firma hakkında yeterince bilgimiz yoktur. Bazı mesleklerde çalışmayı düşünürüz ama nasıl işletildikleri hakkında çok az şey biliriz. Kısaca bize küçük bir avantaj verebilecek gerekli araştırmayı yapmayız. Sadece insanlara bir şey satmaya veya bir şeye ikna etmeye çalışırken araştırma yapmamıza gerek yoktur. Biz yaptığımız işte daha iyi olabilmek için zaten sürekli araştırma yapmalıyız. Bir şirkete motivasyon konuşması yaptığımda—ki bunu yılda yak
Hepimizin geliştirmesi gereken bir beceri "de etkili iletişimdir. Patronunuz, çalışanlarınız, iş arkadaşlarınız, dostlarınız, çocuklarınız, eşiniz—herkesle açık bir şekilde iletişim kurmanız, yaşadığınız ve çalıştığınız koşulları geliştirmenizin ve [başarınızın önemli bir parçasıdır. Birçok kimse iyi iletişimciliğin sonradan kazanılan bir özellik olmayıp doğuştan geldiğini, bazı insanların da doğal olarak iyi konuşmacı ve motive edici olduğunu düşünürler. Geri kalanların yedek kulübesinde oturmaya mahkum olduklarını sanırlar. Doğru değil. İletişim de bahsettiğimiz diğer şeyler gibi bir alışkanlıktır. Ve, bir alışkanlık olduğu için de öğrenilebilir ve ustalaşılabilir. Aslında öylesine önemli bir alışkanlıktır başarı yolunda kendi özel yerini almayı hak eder. Biraz da farklıdır. Edinmeye çalıştığınız diğer iyi alışkanlıklar gibi, kendinizi yönlendirmekleri ve kendi iç dikkatinizden ibaret değildir. Dikkate alınması gere
Kendimize olan güvenimiz kendimize biçtiğimiz değerdir. O aynaya baktığımız zaman gördüğümüz kişidir.
Bir antrenör olarak uzun yıllar önce, kendisiyle barışık kimselerden önemli şeyler bekleyebileceğinizi öğrendim. Kendilerini zorlayabilirler. Uzun vadeli hedefler koyabilirler. Herkesin gerçekleştirmek istediği hayalleri vardır. Kendine aşırı güveni olanlar risk üstlenenlerdir, ama daha önemlisi, onlar başarılı olanlardır.
Bunun tersi olarak, kendine güveni az olanlar genellikle dikkatlerini yoğunlaştıramayan ve çabucak hüsrana uğrayanlardır. Başarısızlığa meyillidirler, bu tür insanların belirgin özellikleri: disiplin eksikliği, organizasyon beceriksizliği, başladığını bitirememe, mutsuzluk duygusu, eleştiriye karşı duyarlılık, başkalarını kıskanma—gibi bir olumsuzluklar listesidir. İsterseniz bir antrenör, memur, veya iş arkadaşı olun, kendine güveni az olan insanlarla çalışmak zordur, çünkü duygus
Yazar, satış uzmanı ve olağanüstü konuşmacı Don Hutson'a göre dünya kazananlar ve sızlananlardan oluşur. "Oldukça başarılı olanın nadiren sızlandığını duyduğunu fark ettin mi?" diye sordu. Fakat sızlananlar odayı terk ettiğinde ve başlarının üstünde dolaşan kendi kişisel kara bulutlarını da beraberinde götürdüklerinde herkes gizlice buna sevinir. Sızlananlar özürler bulur; kazananlar ise sadece işi yapar. Kilo verme derslerinde katılımcılara sıklıkla zayıf olmanın örneğin çikolatanın lezzetinden daha iyi hissettirdiği anımsatılır. Bu elde edilen başarılar için de doğrudur. Zayıf bir performans için iyi bir özre sahip olmak mükemmel sonuçlar yaratmanın heyecanıyla kıyaslanamaz. DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]
Gerçekte neredeyse tüm konuşmalarımız halka konuşmaktır -sadece dinleyici kitlesinin büyüklüğü değişir. (Dinleyici kitlesinin boyutu aslında fazla önemsenmeyebilir. Winston Churchill, yirminci yy'in en büyük hatiplerinden biridir, 10.000 kişinin kendisini dinlemeye gelmesinden etkilenmeyeceğini söyledi. "Bunun on katı asıldığımı görmek için gelecektir" diye ekledi.) Halka hitabet birçok biçimde yapılabilir: bir halk konferansında geniş bir dinleyici kitlesine konuşma yapmak, kurul üyeleriyle dolu bir konferans salonuna bir öneri sunmak ya da resmi bir ortamda örneğin satış sunumlarında olduğu gibi, diğer bir kişiye hitap etmek. Sunumunuz sıkıcı olduğu ya da profesyonel olmadığı takdirde, bu size zayıf bir alkış ya da satışı kaybetmeniz olarak dönebilir. Daha da kötüsü bu topluluktaki ününüzü düşürebilir. Beyaz Saraya giden yolda örneğin her iki partiden de vizyon, deneyim ve uzmanlık sahibi yetenekli insanlar, buna rağmen konuşurken geveledikleri, kekeledikler
Televizyon seyretmeyen bir çocuk pek bulamazsınız. Eğer çocuğunuz da çok seyredenler grubuna dahilse, diğer çocuklara oranla kelime hazinesinin daha zengin; bakış açısının daha geniş ve genel bilgisinin daha fazla olacağı kesindir. Fakat, seçici olmalı ve çocuğunuza da seçici olmasını öğretmelisiniz. Birlikte izlediği şeyler hakkında konuşun: Neyin eğlenceli, neyin ilginç, neyin yeni ya da farklı olduğundan söz edin. Seyredeceği şeyler hakkında konuşun. Ne seyredeceği ve ne zaman seyredeceği konusunda plânlar yapın. Televizyonu bir ceza aracı olarak kullanmamaya dikkat edin. Televizyon ve çocuklar hakkında ilginç bir durum vardır: Dikkat kolaylıkla dağılabilir. Eğer o sırada daha aktif bir olay söz konusu ise, çocukların çok azı pasif seyretme durumunu devam ettirir. Televizyonun çocuğunuz üzerinde nasıl bir etki yaptığını belirlemeye çalışın. Eğer televizyona çok düşküme, bu sahte bir dünyanın etkisi altında olduğunu gösterir. Ekrandaki görüntülerle değil gerçek ins