Meta Modeli, tüm bu basitleştirme tiplerinin örnekleri olan yaygın dil kalıplarını ortaya koyar. Dilin yapılarını, yani günlük iletişimde kullanılan yüzeydeki yapı ile her türlü düşünce kalıbını içeren derindeki yapıyı değerlendirdiğimizde, anlamın nasıl kaybedilebildiğini ya da çarpıtılabildiğini anlamak zor değildir. Bu sınırlamaları yansıtan yaygın dil kalıplarını tanıyarak, herhangi bir iletişimi daha bilgili ve dikkatli biçimde hem tanımaya hem de karşılık vermeye hazır olabiliriz. Bu model, genelleştirmeler, göz ardı etmeler ve çarpıtmalar dediğimiz üç dil kategorisini de içeren bir düzine yaygın kalıbı tanıtmaktadır. Bunların çoğu yöneticilere hemen bildik gelecek, diğerlerinin ise, örnekler verilir verilmez hiç yabancı olmadığı anlaşılacaktır. Bu model NLP'nin önemli bir parçası olduğu ve yöneticilerin sürekli karşılaştıkları iletişim tuzaklarını açık bir şekilde gösterdiği için, şimdi bu kalıpların her birini açıklayacağım. Şaşırtıcı olmasa gerekir ki, bu dilbilimsel
Koçluk, en kısa ve öz anlatımla ‘istenen performansa ulaşmak için koç (coach) ve danışan (coachee) arasında kurulan planlı bir gelişim ilişkisi’ olarak tanımlanabilir. Amacı danışanın kendi belirlediği hedefe, koçun desteğiyle ulaşması ve sorunlarının üstesinden tek başına gelmeyi öğrenmesidir.Her kişi veya her işletme özgün bir yapıdadır.Bu bakımdan kurulan danışmanlık ilişkisinde çözüm yine kişinin veya işletmenin kendi içerisindedir.Kuruluşlarda tepe yöneticiden en alt kademeye kadar sunduğumuz koçluk hizmeti, gerek çalışanlara gerekse işletmenin bütününe çok büyük katkılar sağlamaktadır. Koçluk (Cep Boy) Patty McManus
OPTİMİST YAYIM DAĞITIM Size doğrudan bağlı çalışanlarla ilişkilerinizi nasıl iyileştirebilir, etkin ekip dinamiklerini nasıl geliştirebilir, kaynakları nasıl daha etkin kullanabilirsiniz? Stratejik koçluk yapmayı öğrenin. Bu kitapta şu konulara ilişkin zengin araçlar bulacaksınız: ·Ne za
İş ya da genel olarak yaşam hakkında, örneğin iyimser olmak gibi genel bir yaklaşım, bir üst düzey makro stratejinin ya da meta programın bir örneğidir. Meta sözcüğü Yunanca'dan gelmekte; ötesi, üstü ya da farklı bir düzeyde anlamını taşımaktadır. Meta programlar, patrondan gelen bir yorumu nasıl değerlendirdiğiniz, bir mektubu nasıl kaleme aldığınız ya da zamanınızı nasıl geçirdiğiniz gibi, alt düzey davranışın büyük parçalarını içermeye eğilimlidir. Hepimiz, deneyimimizi otomatik olarak süzgeçten geçiren ve tüm davranışımızı yöneten, oturmuş (değişmesi zor) zihinsel programlara sahibizdir. Huy ve davranışın kişiden kişiye çarpıcı farklılıklar göstermesinin nedeni de bu tür zihinsel programlardır. Meta programlar ‘içeriksiz’ olarak tanımlanır; aylık hesaplarla mı, yoksa Freda'nın doğum günü ya da bir bowling turnuvasıyla mı ilgili olduğumuzun bir önemi yoktur. Söz konusu durum ya da olay ne olursa olsun, deneyimimizi oturmuş kişisel kalıplarımıza göre süzeriz. Bu
Çoğu yönetici bu durumu aşina olmaktan da daha öte, iyice bilmesine rağmen, bu aşamanın yönetim kitaplarında kabul edilmesine çok az rastlarsınız. Nitekim bu aşama, ‘boş bir duvar’a dayandığınız, ‘bir çember içinde dönüp durduğunuzu’ hissettiğiniz ya da çalışmayı tamamen kesmeye hazır olduğunuz zaman ortaya çıkar. Ayrıca, bir problem çözmeye ya da görevinize başladıktan çok kısa süre sonra, yine epeyce yol katettikten sonra da ortaya çıkabilir, ama genelde etki her iki halde de aynıdır. Böyle durumlarda, elinizdeki problemi fırlatıp atmaya ve daha çabuk sonuçlar üretecek bir şeyle devam etmeye kışkırtılırsınız.
Paradoksal bir durumdur ama, hayal kırıklığı zihinsel sürecin önemli bir parçasıdır. Dünyadaki en büyük düşünürleri bile, herhangi bir şeyle uğraşırken havlu atma noktasına hale geldikleri, derin bir hayal kırıklığı, şüphe ya da depresyon dönemlerinden geçtiklerinden anlatmaktadırlar. Ancak büyük düşünürlerin dikkat çektikleri başka bir nokta da, en büyük
Hepimiz hazzı arttırmaya, acıyı azaltmaya çalışacak biçimde davranırız. Bunlara ilişkin algılamalarımız kuşkusuz farklıdır; birinin tiksindiği bir şeyden diğeri zevk alabilir. Ama bazıları istedikleri şeylere yönelik hareket etme konusunda daha büyük bir eğilime sahipken, bazılarının istemedikleri şeylerden uzaklaşma yönünde hareket etmeleri daha fazla mümkündür. Olumlu motivasyon daha güçlü olmaya eğilimli olsa da, her ‘dürtü’ son derece motive edici olabilir ve benzer sonuçlar getirebilir. Biri ne istediğini, diğeri ne istemediğini açıklar. Biri işe gitmek için davranmazsa kötü şeyler olacağından korktuğu için sonunda yataktan çıkar, diğeri günün getireceği keyif verici ama zararsız bir şeyle motive olmuş olarak yataktan çıkar. Biri emekliliğini parasal bağımlılık ve yalnızlık korkularından kaçınacak şekilde planlarken, benzer bir iş ve aile koşullarına sahip bir diğeri emekliliğin vaat ettiği yeni keyifleri iple çeker. Biri ‘eğer şöyle yapmazsan...’ temelinde davranı
Şimdi kendinizin ve sık sık iletişim kurduğunuz diğer insanların düşünme tercihini tanıyabilecek duruma gelmiş olmalısınız. Bu her yönetici açısından çok değerli bir yetenektir. Uyumlu ilişki ilkesini ve dört aşamalı başarı çevriminde karşılaştığımız esnekliği kullanarak, davranışınızı başarılı iletişimdeki isabet oranınızı artırmak üzere ayarlayabileceksiniz.
Farklı tercihlere sahip insanların karşılaştığı zorluklan düşünün. Özenle seçilmiş sözcükler ve iyi ifade edilmiş sözlü argümanlar aracılığıyla görsel bir insanla iletişim kurmaya çalışmanız halinde, istediğiniz etkiyi elde etmeniz pek mümkün değildir. Ama iyi seçilmiş birkaç görsel örnek, hatta bir fikir vermek için bir karton üzerine yapılan birkaç çiziktirme bile harikalar yaratabilir. Sözcüklerinizin görsel yaklaşımı desteklemesi gerekecektir, bu yüzden, hakkında konuştuğunuz şeyi görmelerini kolaylaştıran görsel bir anlatıma başvurmanız gerekebilir. Görsel bir insan olan iş arkadaşınızı rahatlata
Bir iletişimin başarısı, niyet edilen sonucu gerçekleştirip gerçekleştirmediğine bağlıdır. Başka her davranış gibi, iletişimin amacı da, bilgi aktarmak, uyarmak, eğlendirmek, cesaretlendirmek, vb. türünden bir sonuç meydana getirmektir. İletişim, mesaj ya da araç açısından hangi şekle bürünürse burunsun ve ‘girdi’ davranış ne derece gelişkin olursa olsun, istenen sonucu gerçekleştirmiyorsa etkisizdir. Buna karşın, sonuca ulaşan bir ‘iletişim’ (hiç sözcük ya da fark edilebilir bir mesaj içermese bile) etkilidir.
Bu durum, sorumluluğun büyük bölümünü, mesaj iletilen kişiden çok, iletene yükler. Mesajınızı açık bir şekilde aktardığınıza inanmanız, niyetlendiğiniz sonucu sağlamayacaktır; mesajınızı aktarmak için farklı bir yol bulmak zorunda kalabilirsiniz. NLP, başarıyı, iletişimin girdilerinden çok çıktılarım temel alarak değerlendirir ve ölçer. Yöneticinin şüphe ve öfke uyandıran bir konuşması, niyeti personelin güvenini tazelemek ve moralini yükselmekse, işi