Sınırsız Performans Sınırlı Ödüllerle Karşılanamaz .Sınırsız performans isteyen girişimler karşılığını sınırlı tutmamalıdırlar. Performansdaki grafik yükseldikçe, karşılığındaki grafik de yükselmelidir. Ödüllere tavan konulması yıldızların kaybedilmesi ile sonuçlanabilir. Satış elemanlarının kendilerinden çok para kazanmalarına izin veren, hatta bunu teşvik eden satış müdürleri çok iyi yapıyorlar, çünkü faaliyet gittikçe güçleniyor. Performans devam ettiği halde "Onu geçen yıl ödüllendirmiştik.." tavrı da nadir değil. Gerçekten en klasik kamu kurumu gibi çalışan özel girişimlerin varlığı çok şaşırtıcı. Ne var ki kısa zaman içinde bunları büyük bunalımlar bekliyor. Kamu kurumlarında hizmet etmenin ülkemizde çok sayıda insan için özel anlamı vardır. Hatta bu belki ülkemize özgü bir durumdur. Bir Batı Avrupalı'ya anlatılabilir mi bilemem. Ülkemizde özel sektörün verdiği maaşın otuzda birine kamuda yöneticilik yapan insanlar az değildir. Gerçekten ülkemizde kamu hizmetinin tatmin edic
Görev Verilirken Kapasiteyi Oluşturan Şartlara Topluca Bakılır.Eksik kapasite kullanımına yol açan hatalardan biri kapasiteyi tanımlayan şartlardan bir veya birkaçının ihmal edilmesidir. İstek, kişisel hedeflerle faaliyet hedeflerinin uygunluğu, beklentiler, ilgi, hayal, eğitim, tecrübe gibi birçok unsur kapasiteyi beraberce oluştururlar. Bir insana sadece "eğitimi uygun" gerekçesi ile bir görev verilirse o görevde hiçbir zaman kapasitesini tam olarak kullanamayacaktır. Çünkü belli ilgileri farklıdır, belki o görevi kişisel gelişimi için uygun bulmayacaktır. Burada sözü edilen kapasite kaybı, kapasiteye uygun işler verilmediği için bizden kaynaklanan bir kayıptır. İnsanlar "ne kadar yük" kaldıracakları kadar, "ne kaldıracakları" konusunda da duyarlıdırlar. Boyu iki metreyi geçen herkesi basketbolcu yapamazsınız. Öyleyse tam kapasite kullanımı için kapasiteyi oluşturan şartları gözetmeliyiz. Yani görevler, kapasiteyi harekete geçirici nitelikte olmalıdır.
Hergün Yapılan İşle Uzak Sonucun İlişkisi Zihinlerde Hep Canlı Tutulmalıdır İnsanlar her gün işlerine gelirler ve her gün yaptıkları işi yine yaparlar. Ne kadar iyi yapılırsa yapılsın her gün aynı şekilde yapılan iş, uzak sonuca "harika" bir katkı sağlamayacaktır. İş her gün biraz daha geliştirilmelidir. İşin hergün biraz daha geliştirilmesi, "somut biçimlerdeki" gelişme değildir. Eğer işin geliştirilmesi heyecanı ve arzusu duyuluyorsa dünkünün aynısı da yapılsa iş gelişiyor demektir. Bugün daha iyi olacağız isteği bugün ya da yarın olmasa bile öbür gün mutlaka somut bir katkı meydana getirecektir. Yani uzak sonuçta üstün başarı... Ne var ki biz hergün yapılan işle uzak sonuç arasındaki ilişkiyi sanatkârca hatırlatmalı, bu ilişkiyi zihinlerde hep canlı tutmalıyız. Bir yol: Akşam "ekibi" toplayıp o günü tartışmanız, uzak sonucun resmini hep birlikte incelemeniz, o resim içinde herkesin mutlu ve tatminkâr yerini göstermeniz, yarın sabah herkesin işe "gelişti
Üstün Zekâlı Bir Çocuk, Orta Zekâlılar Arasında Geri Zekâlı Gibi Durur. Eski insanların" yeni durumlara uyum sağlamaları için tedbirler alınırken "eski durumları" aşmış "yeni insanlarında doğru istihdamı gerekir. Standartların çok üzerindeki bu insanlara kendileri ile yarışabilmeleri için uygun kulvarlar açılmalıdır. Sonra, bu "yeni" ve "ilerde" insanların kendi aralarında yarışmaları da sağlanmalıdır. Yani koşu, sınıflandırılmalıdır. Herkes kapasitesine uygun olanlarla yarıştırılmalıdır. Denk kapasiteler yarışmalıdır. Standartların çok üzerindeki insanlar doğru yerlerde istihdam edilmezlerse verimli olamazlar. Orta zekâlı çocuklarla dolu bir sınıfta onlarla birlikte eğitilmeye çalışılan üstün zekâlı bir çocuk, geri zekâlı gibi görünür. Uyum problemleri yüzünden basit işlerde başarılı olamaz, çünkü bu basit işleri yapmak/başarmak istemez. Bazı araçlar en verimli üretimlerini/hizmetlerini tam kapasite yüklendikleri zaman yaparlar. Yüksek standartlarda insanların en doğru
‘Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.’ Kanuni Sultan Süleyman Halkın arasında en büyük makam-mevki, en büyük zenginlik ve rütbe padişah, kral olmaktır. Halbuki bundan çok daha büyük bir nimet vardır. O da bir nefes alacak kadar sıhhatli olmandır. Çünkü kral olsan bile bir nefes alamadığın takdirde ölürsün. Aldığın bir nefesi, geri veremezsen yine ölürsün. Öldükten sonra istersen dünyayı sana versinler ne önemi var! insan sağlıklı olduğu zaman, sıhhatinin değerini anlayamaz. Ne zaman kaybederse, o zaman anlar; fakat iş işten geçmiş olur. Peygamberimiz ümmetini şöyle uyarmaktadır: ‘Beş şey gelmeden, beş şeyin değerini biliniz. 1. Hastalık gelmeden sıhhatin, 2. İhtiyarlık gelmeden gençliğin,
‘Bazıları her şeyi olduğu gibi görür, 'Niçin?' diye sorar. Ben hiç var olmamış şeyleri düşünürüm, 'Neden olmasın?' diye sorarım.’ George Bernard Shaw İnsanın hayatı boyunca kendine devamlı sorular sorması gerekir. Bu soruların en önemlisini Peygamberimiz söylemiştir: ‘Bugün Allah için ne yaptın?’ Bu sorunun cevabını kalbiniz rahat bir şekilde cevaplandırabilirseniz, siz hayatta çok kârlı bir iş yapıyorsunuz demektir. Bunun yanında şu hadis otomatik olarak akla geliyor: ‘İki günü eşit olan aldanmıştır.’ 1. Asıl hedefim nedir? (Üniversite mi, kariyer mi, para mı, hava atmak mı?) 2. Hangi kaynaklara sahip olsaydım, başarısızlık duygusunu yenerdim. Başarılı olanlarla kendimi kıyaslayarak daha iyi çalışırdım. 3. Hedefim gerçekleştiğinde hayatım hangi yönlerden farklılaşacak? (Peygamberimizin ‘Ya ilim öğenin, ya da öğretin veya bunlara yardımcı olun. Kesinlikle dördüncüsü olmayın.’ sözünün ilk ikisine gireceğim. Mimar olacağım, arkadaşlarımın
1) Öğrenecek olduğumuz parça, ne kadar büyük olursa olsun parçanın bütününün neyden bahsettiğini, konunun adını yüzeysel olarak bilmeliyiz. 2) Önümüzdeki aşılması güç olan konuları aşmak için ilk önce onları küçültmeli, yani parça parça bölümlere ayırmalıyız. 3) Hedefe ulaşacağımız zamana ne kadar kaldığını hesaplamalı ve bütün bu konuları o zamana bölmeliyiz. Hangi günde, hangi saatte, hatta hangi dakikada neler öğreneceğimizi önceden programlarsak, bu programa uymak zorunda olduğumuzu hissedersek, ona göre performansımızı ortaya koyarsak zafer kendiliğinden ortaya çıkacaktır. 4) Derslere çalışırken duyu organlarımızı, mümkün olduğu kadar fazla kullanmalıyız. 5) Başarıya tam olarak odaklanmalıyız. Çalışmanın karşılığını alacağa miza tam olarak inanmalıyız. 6) Test çözerken yanlış çıkan soruların doğru cevabını hemen öğrenmeliyiz. Hatta o konuyu yeniden tekrar etmeli ve o konu ile alakalı yüzün üzerinde soru çözmeliyiz.