Belleğin iki çeşidi - Hatırlama tekniği - Tekniğin kullanılması - Bellek nedir? - Zihinde kalmak nedir? - Bir şey niçin zihinde kalır? - Özellikle ilgi duyulan daha iyi bellenir - Bellek ölçümü. ‘Hatırlayış, ey beynin bekçisi!’ Shakespeare: Macbeth., Hiç kuşkusuz insanın mucizemsi yeteneklerinden biri. Bellek-siz, her günkü işlerimizin, bizim için artık alışkanlık haline gelmiş ve hemen hiç önemsemediğimiz işlerin çoğunu yapamaz hale düşeriz. Ne var ki, belleğimizin bir benzeri bulunmayan varlığından ve hayatımızı doğrudan etkileyecek derecede öneminden haberdar olduğumuz halde, bu zihinsel yetinin asıl niteliği üzerinde hiç kafa; yormaz, onu kendi haline bırakırız. Oysa otomobilimizin, televizyonumuzun, çamaşır makinemizin, buzdolabımızın ve elektrikli ızgaramızın nasıl çalıştığını anlamak için ne çabalar harcarız. Bu araçların işleme tarzını, elbette ki onlardan daha fazla yararlanmak amacıyla derinlemesine inceleriz. Buna karşılık doğanın bu e
O halde iyi ve kötü denilen bellekler arasında fark, yalnızca hatırlama tekniğinden ileri gelmektedir.
Bu konuda da belirli bir tekniğin zorunlu oluşuna asla şaşmamalıdır. İnsana özgü işlerin her alanında, ortalama sınırının üstünde verimlilik, doğru bir ‘tekniğin’ işletilmesini öngörür. Boks yapma tekniğini içinize sindirmeden iyi boksör olamazsınız. Dans etme tekniğini öğrenmeden, iyi dansçı olamazsınız. Seçtiğiniz çalgının teknik güçlüklerini yenmeden, iyi müzisyen olamazsınız. Daktilo makinesinin kullanılma tekniğini iyice bellemeden, iyi sekreter olamazsınız. İsterse söz konusu tenis, golf oynamak, yüzmek, kayak yapmak, ressamlık, yazarlık, şarkı söylemek, y
Zihinde canlandırmanın önemini anlattıktan sonra, zihinde mükemmel çalışmalar yapmanın ve onları prova etmenin performansı nasıl etkileyeceği düşüncesi akla gelebilir. Antrenman yapmak daha yararlı olmaz mı? Bu düşünce başlangıçta çok doğaldır. Örneğin, zihinsel canlandırmanın etkisini bile azaltabilecek birçok deyim günlük konuşma dilimize yerleşmiştir: "Aç tavuk kendini buğday ambarında sanır", "Bakmakla öğrenilseydi kediler kasap olurdu."
İlk olarak, gerçek gibi yapılan zihinsel egzersizlerde harcanan eforla, fiziksel olarak harcanan efor hemen hemen birbirine eşittir. Beyin gerçek bir şey ile canlı biçimde hayal edilen olayları seçemez ve iki olayı da aynı şekilde değerlendirir. Bu çalışma, olimpiyatlarda kayakçı Richard Suinn üzerinde denenmiştir. Suinn'in çalışma sırasında elektrotlarla saptanan elektrik aktivitesi ile aynı çalışmayı zihninde tekrar ettiğinde oluşan elektrik aktivitesi birbirine yakın bulunmuştur. Aynı çalışma Arizona basketbol takımı üz
Bu alıştırmanın her adımını titizlikle, rahatça, kolayca ve kendi temponuzda tamamlamak için gereken bütün zamanı kullanın. 1. İpucu Görüntüsünü Tanımlayın : Hayatınızın, kendinize karşı çok acımasız olduğunuz, özgüven eksikliğinizin olduğu belirli zamanını hatırlayın. Hayatınızda, gerçekten arzuladığınız o kişisel başarıya giden adımları atmak için gereken özgüvenin eksik olduğu, belki yakınlardaki belki de çok uzun zaman önceki bir anı hatırlayın: Olabileceğinizin en iyisini olamadığınızı hissettiğiniz bir zamanı. Ya da geleceğinizde olmasını beklediğiniz bir şeyi düşünün: Düşündüğünüzde sizi rahatsız ya da çaresiz hissettiren bir şeyi. Aslına bakarsanız, kendinizin o deneyimin içinde olmasına, gördüğünüzü görmenize, duyduğunuzu duymanıza izin verin. Bırakın, haya
İletişim Sözcüğünün Kökeni Üzerine; İletişim sözcüğü, Latince kökenli communication sözcüğünün karşılığıdır. Birbirlerine ortamlarındaki nesneler, olaylar, olgularla ilgili değişmeleri haber veren, bunlara ilişkin bilgilerini birbirine aktaran, aynı olgular, nesneler, sorunlar karşısında benzer yaşam deneyimlerinden kaynaklanan, benzer duygular taşıyıp bunları birbirine ifade eden insanların oluşturduğu topluluk ya da toplum yaşamı -içinde gerçekleştirilen tutum, yargı, düşünce, duygu bildirişimlerine iletişim diyoruz. Batı dillerindeki communication sözcüğünün, Latince'deki communis sözcüğünden gelişi de bunu gösteriyor. Benzeşenlerin oluşturduğu ortaklık ya da topluluk anlamına gelen bir sözcükten kaynaklanıyor communication ya da iletişim kayramı. Belirli bir coğrafya parçasında aynı Doğa koşulları içinde varlıklarını sürdürmek için araç ve gereçler bulan, bu konuda çeşitli bilgeler üretmiş bulunan, bunları belirli işbölümü yöntemlerine göre kullanan, kendi aralarındaki bu işbö
Suçluluk, olumsuz duyguların en tehlikeli olanlarından biridir. Suçluluğun kullanılmasının iki sebebi var. Birincisi cezalandırmak, ikincisi kontrol etmektir. Suçluluğun bu kadar kullanılmasının nedeni işe yarıyor olması. Eğer karşınızdakine suçluluk hissettirebilirseniz, bir balığın oltaya takılması gibi tepki verir.
Çocukluğumuzdan gelen suçluluk duygusu varsa, savunma mekanizmamız sürekli aktif haldedir. Bir şey olduğunda, bizimle ilgili olsun ya da olmasın, bizi suçlayan olsun ya da olmasın, anlık tepkimiz 'Benim suçum değil!' olur. Başkalarını olduğu kadar, kendimizi de suçlu olmadığımıza inandırmaya çalışırız, içimizden bir ses, 'Ben yapmadım.' der.
Suçlu hissettirilerek yetiştirilen kişiler, kendilerini kompleksli ve yetersiz hisseder. Kendilerini iyi şeylere layık görmezler. Hayatlarında iyi giden bir şeyler olursa, bunun uzun sürmeyeceğini düşünüp konuşurlar ve evrenin yasalarına göre düşündüklerini hayatlarına çe
Beyindeki elektrik akım hızının, bilgisayarlardaki sinyal hızından 100 milyon kat daha fazla olduğunu biliyor muydunuz/ Bir insan, arkadaşını hemen tanırken, bir bilgisayarın bir yüzü tanıması genellikle çok zor. Beynin pek çok işlemi aynı anda yaptığını söyleyen bilim insanları, beynin bütün bölgelerinden gelen bilgilerin tek bir bölgede birleşmedi-ğini, ancak bu farklı bölgelerin kendi aralarında güzel bir işbirliğine girdiklerini ve bir ağ, yani netvrork oluşturduklarını belirtiyorlar. Bizim de dünyaya olan bakış açımız işte bu karmaşık network sayesinde oluşuyor.
DERLEYEN...EDİTÖR