• slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1

Dikkat Toplama Teknikleri

Kişisel Gelişim

Dikkati konu üzerinde toplama bir alışkanlık işi olduğuna göre, bu alışkanlığı kazanabilmek için izlenecek belirli yollar vardır. Aşağıda bunlardan başlıcaları ele alınıp incelenmektedir. Çalışma Amacının Saptanması Öğrenmek amacı ile yapılan her işin kendine özgü belirli bir "amacı" bulunur. Amaçsız çalışma olmaz. Amaçsız olarak yapılan çalışmada dikkat yoktur. Başka bir anlatımla; baştan savma olarak yapılan her iş, amaçsız olarak yapılmaktadır. Amaç, yapılan işin neden yapıldığını belirler. Öğrenci, "ben bu çalışmayı neden yapacağım", diyerek kendisine sorduğunda, bu soruya vereceği yanıt, o çalışmanın öğrenci için ne amaçla yapıldığını gösterir. Hiçbir zaman çalışma amacı saptanmadan işe geçilmemelidir. Bilinçli çalışmanın temeli, çalışmanın ne amaçla yapıldığının öğrenci tarafından açık seçik bilinmesini gerektirir.

Sistemli Çalışmayı Bilme

Kişisel Gelişim

Dikkati konu üstünde toplama, kendi başına kazanılacak bir alışkanlık değildir. Bu, aynı zamanda, bir çok alışkanlığın kazanılmış olmasını gerektirir. Bu alışkanlıklardan birisi de planlı çalışmadır. Planlı çalışma, dikkatin konuya toplanmasına yardımcı olan bir alışkanlıktır. Planlı çalışma yoluyla öğrenci konuya kendisini daha kolayca verdiği gibi, dikkatinin hemen dağılması da önlenerek çalışmada etkililik süresi artırılır. Sistemli çalışmada, çalışma planları hazırlanırken, dikkatin konu üzerine kolayca toplanmasına yardımcı olabilecek noktaların göz önünde bulundurulması gerekir. Bunun için öğrencinin, ders çalışmayı her zaman günün aynı saatlerinde ve aynı yerde sürdürmesi; çalışma saatlerini arkadaşlarının sokakta oynadıkları saatlere denk getirmemesi ve çalışılacak aynı tür konular arasına farklı özellikteki konuları koyması, çalışmada dikkat için zorunlu gereklerdir. Belirtilen özellikler dikkate alınarak hazırlanacak çalışma planlarının uygulanması öğrenciy

Kendine Güvenme

Kişisel Gelişim

Öğrencinin yaptığı çalışmaya kendini vermesi, her şeyden önce, o işin üstesinden geleceği konusunda kendisine güvenmesini gerektirir. Yetersizlik duyguları içindeki bir öğrencinin, başarı sağlamak için, dikkatli bir çalışma ortamı içinde bulunması güçtür. Bu yönüyle, verimli çalışmada öğrencinin kendine güvenmesinin önemi hiçbir koşulda yadsınamaz. Güven eksikliği olan bir öğrencinin, yapacağı işte kendine güven duymasının en iyi yolu, o işi başaracağına kendisini inandırmasıdır. Bunun için kişinin kendine güven sağlayabilecek kadar küçük, ancak etkili kimi çareler araştırıp bulması gerekir. Böylesi bir kişinin, örneğin aynı konuda daha önce sağladığı bir başarısını düşünmesi ya da yapacağı çalışmayla elde edilecek sonucu bir an için düşlemesi, vb. biçimdeki iç telkinler yararlı olabilirler. Öğrenmenin temeli, dikkatin konu üstüne toplanmasına dayandığına göre; konuya kendini ve

Sevgi, Barış Ve Mutluluk

Kişisel Gelişim

İnsanoğlu kendi yaşamının anlamını ve kendi tanımını belirlerken diğer insanlarla olan ilişkilerini de anlamlandırmak durumundadır. Varoluşçu psikologlar kendini gerçekleştiren insanı tanımlarken onun başka insanlar (ötekiler) kavramına fazlasıyla önem verdiğini irdelemişlerdir. Söz gelimi Abraham Maslow, insanın kendini gerçekleştirmesinin bazı tutumlara bağlı olduğunu irdelerken insanın rasyonelliği ile duygu, değer yüklü moral yanını uzlaştırmaktadır. Ona göre kendini gerçekleştirmek en temel gereksinim olup; hoşgörülü olmak, dünyayla bütünleşmek, yetilerinin bilincinde, yaratıcı, aktif ve sorumlu olmak, kendine güven duymak, dünyadan bağımsız olmak, özgür olabilmek, problem görmek, bunları çözümlemek ve mutlu olmak gibi tutumların ateşleyicisidir. Yapılan araştırmalarda bu tutumları geliştirmeyen bireylerde kaygı düzeyinin (anksiyetenin) arttığı görülmüştür.

Friedrich Hegel

Kişisel Gelişim

Friedrich Hegel (1770 1831) Düşünce tarihinde rasyonalizmi doruğa ulaştıran ve tüm felsefesini üçlü kavramsal ayrımlara dayandıran Hegel en başa tüm gerçeklik dediği ideyi yerleştirmiştir ve idede hem gerçekler hem de kavramlar çakışmaktadır. Diyalektik düşünme yöntemine göre kurduğu sisteminde (mutlak idealizminde) her kavram gibi ide de üç kavramdan oluşur; mantıki ide, doğa ve ruh=geist. Yabancılaşma kavramını da ilk kez felsefi açıdan tanımlayan Hegel olmuştur. Ona göre insanlık tarihi, insanoğlunun yabancılaşmasının tarihidir. Tinin Görüngübilimi adlı yapıtında, bilincin en alttan en yüksek düzeylere, yani felsefi bilinç düzeyine ulaşıncaya kadarki gelişimini; bilinç / öz-bilinç / us evreleriyle anlatan Hegel'e göre, insan düşüncesi İlk evrede yalnızca gelenek ve görenekleri izleyen törel bir yaşama bağlıdır (Aslında düşüncesiz bir yaşamdır bu İkinci evrede artık ilk yaşamdan kopuş, ona yabancılaşma söz konusudur; önceki

Bilimin Tarih İçindeki Kişisel Gelişim

Kişisel Gelişim

İlk bilimsel çalışmalar Çin ve Hint'te başlamış daha sonra Mısır ve Mezopotamya'da devam etmiş; bu coğrafyalarda astronomi, tıp, topografya, matematik, mühendislik gibi bilimlerin temelleri atılmıştır. Antik Yunan dünyasında doğa filozoflarının ilk nedenden yola çıkarak yaptıkları spekülatif doğa açıklamalarıyla oluşan doğa felsefesi Antik çağda olduğu gibi Orta Çağda da doğa bilimi olarak anlaşılmıştır. Bu dönemde filozofların hem felsefeyle hem de müzikten fiziğe kadar pek çok alanın olgularıyla ilgilendikleri görülmektedir. Pythagoras matematiğin, Archimedes de fiziğin temellerini atmıştır. Pythagoras, matematik ile müzik arasında bir bağlantı kurmuş, evrenin bir sayı uyumu olduğunu; kozmolojik düzenin temelinde matematik orantılar bulunduğunu ileri sürmüştür. Pythagorasçıların daha sonraki büyük başarıları astronomide olmuş; yeri evrenin mer

Vicdan Gelişimi Doğru Ve Yanlış

Kişisel Gelişim

Sosyal davranışlar, büyük ölçüde neyin doğru neyin yanlış olduğuna ilişkin ahlaki değerler tarafından tayin edilir. Sosyal kurallar ve ahlaki değerler öğrenme sonucu kazanılmaktadır. * Freud'un Ahlâk gelişimine yaklaşımı: Freud'a göre ahlak gelişimi, cinsellik ve saldırganlık olarak belirlenen güdülerle, sosyal engeller, yasaklamalar arasında sağlıklı bir dengenin kurulmasıyla oluşur. * Piaget ve Kohlberg'in yaklaşımı: İki bilim adamı da, ahlak gelişimi ile ilgili yargıların bilişsel gelişime paralel olarak geliştiğini öne sürerler. Piaget, ahlak yargılarının, başkalarına bağımlılık aşamasından, kendine bağımlılık aşamasına doğru geliştiğini öne sürer. Kohlberg, çocukların ahlaki ikilemleri nasıl yargıladığını incelemiş ve bulgularının ışığında ahlak yargılarının gelişmesine ilişkin bili

 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27